Oniki Ada’yi Nasıl Kaybettik?

Sosyal medya, çağımızın çöplüğü. Tarih de bu çöplüğün en gözde ve en cazip malzemelerinden. Türkiye’de tarihin ne kadar ucuza manipüle edilebildiğini görmek isterseniz sosyal medyaya birkaç dakika vakit ayırmanız kâfidir. M. Kemal Paşa’ya, Haziran 1919’da daha kendi memleketini kurtaracak askeri bulamazken 1932’de kurulan “Suudi Krallığı”na “Ordularımla gelirim bak” diye Latin harfleriyle telgraf (!) yazdıranı mı istersiniz, yoksa İngiliz Kralına M. Kemal’in elini öptüreni mi? Neresinden tutsanız elinizde kalacak olan bu saçmalıkların en iri kıyımlarından birini Oniki Ada’nın Lozan’dan çok önce verildiği, hatta Lozan’da bu adaların görüşülmediği teşkil ediyor. Bunlar çoluk çocuk işi deyip geçeceksiniz ama aynı cahilliği 70’ini devirmiş bir tarih profesörü sergileyince insan “Tut kelin perçeminden” demekten başka çare bulamıyor. Demek ki cahillik denilen veba iliklerimize işlemiş. Demek ki atasözümüzde denildiği gibi balık baştan kokuyormuş… Halbuki çok geniş bir kavram olan “Ege Adaları” ile “Oniki Ada”yı birbirine karıştırmak ilmin ve irfanın alamet-i farikası olan tefrik etme hazinemizin iflas ettiğini gösteriyor. Bakın, Osmanlı Devleti bu adaların tamamına Cezâir-i Bahr-i Sefid demiş, yani Akdeniz Adaları; bizim Oniki Ada dediğimiz adalara ise Menteşe Adaları veya Cezâir-i İsna Aşer. Daha önceki antlaşmalarla elimizden çıkan batı ve kuzey Ege adalarını (ve Girit’i) bir yana koyarsak, 1) Lozan’da Boğazönü veya “Saruhan adaları”ndan Gökçeada, Bozcaada ve Tavşan adaları bize bırakılırken, Semadirek, Limni, Midilli, Sakız, Sisam ve Ahikerya Yunanistan’a verilmiş, 2) Menteşe Adaları ile Antalya açıklarındaki Meis Lozan’ın 15. maddesiyle İtalya’ya bırakılmıştır. İşte dergimizin kapak dosyasını tahsis ettiğimiz Oniki Ada (Meis hariç) sonuncular olup Lozan’da bizden İtalya’ya, 1947 yılında da İtalya’dan Yunanistan’a resmen ‘transfer edilmiştir.’ Derin Tarih tarihimizin unutmamamız gereken hazin sayfaları üzerindeki kafa karışıklıklarını uzmanlar eliyle aydınlatırken “Tüm Bildikleriniz Tarih Olacak” demeye devam ediyor. Yeni sayılarımızda yeni keşiflerde buluşmak ümidiyle. Hayırla kalınız. Mustafa Armağan Derin Tarih Dergisi Genel Yayın Yönetmeni

Benzer konular