Kûtu’l-Amâre zaferi neden unutturuldu?

2. Dünya Savaşı’nın ardın­dan İngiliz-Amerikan yörüngesine girdiğimiz 1945-46’lar Türkiye açı­sından keskin bir kırılma noktası­dır.

Elimde İngiltere’nin propagan­da amacıyla bastırıp dağıttığı Cep­he dergisinin Nisan 1946 tarihli ka­pağı… Manşet: “Muavenet muhribi donanmaya katıldı.” İngiltere, 2. Dünya Savaşı’ndan önce sipariş et­tiğimiz ve muhtemelen parasını da ödediğimiz muhriplerimizden biri­ni kullanıp eskittikten sonra tören­le teslim ediyordu! Tıpkı ilk Dünya Savaşı’ndan önce sipariş verdiği­miz 2 zırhlımıza el koyduğu gibi, gasp alışkanlığını devam ettirmiş ve yapımı bittiği halde muhripleri­mizi teslim etmemiş, şimdi savaşı kazandıktan sonra teslim ediyor­du.

Bu, Türkiye’nin İngiliz hakimi­yetine geçişinin töreni de sayılabi­lir. Nitekim ardından İngilizcenin yaygınlaştırılmasının yanı sıra si­lahlı kuvvetlerimizde ABD ile or­tak restorasyonu İngiltere tarafın­dan gerçekleşecekti. İşte tam bu sıralarda ordumuzda 1916 yılından beri devam edegelen bir tören de sessiz sedasız kaldırılıyordu.

29 Nisan 1916 günü Kûtu’l-Amâ­re’ye sıkışmış bulunan General Townshend komutasındaki 13 bin kişilik İngiliz tümeni 143 gün­lük bir kuşatmadan sonra Osman­lı kuvvetlerine kayıtsız ve şartsız teslim oluyordu. Bu, Majesteleri­nin ordusunun o zamana kadar uğ­ramış olduğu en büyük “yüz kara­sı”ydı.

Benzer konular