Milli Şair ‘Aslında’ Bir Teşkilat-I Mahsusa Neferi Miydi?

Meşrutiyet’in yeniden ilanından Lozan’a kadarki 15 yılda tarih hem Osmanlı Devleti, hem de Avrupa ve dünya için adeta hızlanmıştı. İttihat ve Terakki iktidarında Trablusgarp (1911) ile başlayan savaşlar süreci Balkan Savaşları (1912/13) ile hararetini artırırken 1. Dünya Savaşı’yla neredeyse dünyayı içine alan devasa bir ateş topuna dönüşmüştü. İngiltere’nin başını çektiği İtilaf devletlerinin Almanya’nın liderliğindeki İttifak devletleri karşısında elde ettikleri üstünlük 1918- 20 yıllarında peş peşe gelen ateşkes ve barış antlaşmalarıyla sönmüş görünse de Türkler için harp 1922 sonbaharına kadar düşük yoğunlukta da olsa devam edecektir.

İşte tarihin hızlandığı bu dönemde İslamcı şair veya “İslam Şairi” Mehmed Akif’in de devleti için aktif bir şekilde görev aldığını görüyoruz. Balkan Savaşları sırasında kurulan Müdafaa-i Milliye Cemiyeti’ne bağlı İrşad Heyetine (Heyet-i Tenviriye/ İrşâdiye) katılan Akif, diğer şair ve yazarlarla birlikte halkın moral motivasyonunu yükseltecek vaazlar verip eserler kaleme alacaktı.

Jön Türk hareketinin İslamcı kanadına mensup olan Akif, diğer Abdülhamid muhalifleri gibi 1908’de yeniden ilan edilen Meşrutiyet’ten ümitvardı. Jön Türk hareketinin ana taşıyıcısı olan İttihat ve Terakki Cemiyeti kadrolarıyla İslamcı kanadın arası zamanla açılmışsa da esas kopuş 1923’te yaşanmıştır.

 

Devamı Derin Tarih Dergisi Haziran 2016 Sayısında…

Benzer konular