Prof. Dr. Rıza Savaş: “Müslüman Kadın Hiçbir Zaman Hıristiyanlıktaki Gibi Nefret Objesi Olmamıştır”

Önce Cahiliye devri kadınlarını soralım. Bu dönemde kadınların haklarından söz etmek mümkün mü?

Cahiliye devri Arapları kadını, erkeğin aşağısında görürlerdi. Kur’ân ise daha dünyaya gözlerini açar açmaz kız çocuklarını horlayan erkekleri sert bir dille kınamıştır. Hem erkek, hem de kız çocuk Allah’ın ebeveyne verdiği birer hediyedir. Öte yandan kız çocuklarını diri diri toprağa gömenlerin bu cinayeti şiddetli bir tarzda yerilmiş ve bu işi yapanlar sorumlu sayılmıştır. Bazı istisnalar olmakla birlikte Cahiliye devrinde kadın hür iradesiyle eşini seçme hakkına sahip değildi. Kadın evlenirken olduğu gibi boşanırken de zarar görürdü. Kur’ân, ayrılık sırasında kocanın zarar vererek ya da haksızlık ederek kadını alıkoymasını yasaklamıştır.

İslam dini ve Kur’ân başka ne tür hak ve imkânlar getirdi kadınlara?

Kur’ân’da kadını kadın olduğu için değersiz görenlerin yanlış içinde oldukları açık bir dille vurgulanır. Hz. Muhammed’in getirdiği mesaj, kadına haksızlık yapılmamasını ve kadın olduğu için bazı haklardan mahrum edilemeyeceğini ifade etmiştir. Hz. Ömer’in (ra) ifadesiyle daha önce hiçbir değer taşımayan kadın, ilk vahiyden itibaren erkeğin yanında onunla eşit konumda yerini aldı ve haklarına hep sahip çıktı. Allah’ın emirlerine uygun yaşayan kadın da erkek de değerlidir. Eğer bir kadının yaşayışı  erkekten daha iyi ise elbette ondan üstündür. Hem dünyada, hem de ahirette yüksek dereceler elde etmenin, çalışmaya, üretmeye ve insanlara faydalı olmaya bağlı olduğu ve bunun, kadın veya erkek olmakla ya da herhangi başka bir şeyle ilişkisinin bulunmadığı açık bir dille Kur’an’da ifadesini bulur. “Erkek veya kadın, kim mümin olarak güzel bir iş yaparsa, onu mutlaka güzel bir hayat ile yaşatırız…” buyurulur.

Devamı Derin Tarih Nisan Sayısında… 

Benzer konular