4 Halifenin İzinde Kudüs’ün Fethini Hazırladı

Abbasî halifeliğinin zayıfladığı ve Haçlı saldırılarının ortalı­ğı kan gölüne çevirdiği bir dö­nemde İslam yurdunun semasına gü­neş gibi doğdu Nureddin Mahmud b. Zengi. Musul’da kurulan Zengî Devle­ti’nin başına geçerek Haçlılara karşı Müslümanların kalkanı olmuş, adalet ve mücadele ruhuyla tezyin ettiği ül­kesinde İslam sancağını bir an olsun eğmemişti. Ayrıca Kudüs’ü Haçlılar­dan geri alan Selahaddin Eyyûbî de bu şanlı komutanın elinin altında yetişe­cekti. Türklerin Kudüs’e en kıymetli hediyesinin onun emriyle hazırlanaca­ğını kim bilebilirdi? 11 Şubat 1118 tarihinde Halep’te dünyaya gelen Nureddin Mahmud b. Zengî’nin küçük yaşlarda babası İma­deddin Zengî’nin giriştiği bazı askerî faaliyetlerde yer aldığı bilinir. İma­deddin Zengî Ca’ber Kalesi’ni kuşat­tığı sırada (14 Eylül 1146) öldürülünce oğlu Nureddin Mahmud bazı emirler­le Halep’e gelerek şehre hâkim oldu. İleride Eyyûbîler Devleti’nin kurucu­su olacak Selâhaddin Eyyûbî’nin baba­sı Necmeddîn Eyyûb ve amcası Şirkuh da Zengîler Devleti’nin hizmetindeydi. Necmeddin Eyyûb, Seyfeddin Gazi’nin yönetimindeki Dımaşk Atabegliği’ne bağlı Baalbek şehrinin idarecisiy­di. Kardeşi Şîrkuh ise Nureddin Mah­mud’un ileri gelen kumandanlarından biriydi.

Nureddin Mahmud’un büyük kar­deşi Seyfeddin Gazi (1146-49) Zengîler Atabegliği’nin başkenti Musul ve bura­ya bağlı yerlere egemen olunca, baba­larının vefatından sonra devlet ikiye bölünmüş oluyordu. İmadeddin Zen­gî’nin ölümünden büyük bir sevinç duyan Haçlılar toprakların iki kardeş arasında taksimiyle daha da keyiflen­diler. İki kardeşin birbiriyle mücade­leye girişeceğine ve babalarının ka­zandığı toprakları kaybedeceklerine inanıyorlardı. Ancak Haçlılar karşısın­da Nureddin Mahmud ve Seyfeddin Gazi birbirine destek olacak, onların da hevesleri kursaklarında kalacaktı. Hele Nureddin Mahmud ile Türkiye Selçuklu Sultanı Mesud’un birlikte ha­reket etmesi ve buna Artukluların da katılması Haçlıları büsbütün zor duru­ma soktu. İmadeddin Zengî’nin ölümüyle Haç­lı Kontu Joscelin Urfa’yı tekrar ele ge­çirme umuduna kapılmıştı. Ama kar­şısında babasından daha dişli bir rakip olduğundan haberdar değildi henüz. Nureddin Mahmud, Joscelin’in fetih planından haberdar olunca Urfa’da­ki Türk garnizonunu uyardı. Ne var ki kendilerine gösterilen insanca mu­ameleye rağmen Ermeni halk şehrin kapılarını Joscelin’e açmakta tereddüt etmedi. Bu durumda Türk garnizonu iç kaleye çekilmek zorunda kaldı. Ney­se ki Nureddin Mahmud beş gün son­ra emrindeki kuvvetleriyle Urfa önü­ne geldi de Joscelin şehirden kaçmak zorunda kaldı. İhanetlerinin cezasını ödemekten korkan Ermeniler de pe­şine takılmışlardı. Türkler hem Haç­lıları, hem de Ermenileri hüsrana uğ­ratarak çifte zafer kazandılar. Böylece Urfa’nın Hıristiyan halkı kaderini ken­disi tayin etmiş oluyordu.

Devamı Derin Tarih Ekim Sayısında… 

Benzer konular