Fikret Başkaya: Kemalizm Bir Burjuva İdeolojisidir Ve Burjuva İdeolojisinin Çapı Ne Kadarsa Kemalizmin Çapı da O Kadardır

KONUŞAN: HAVVA AKDAĞ

Paradigmanın İflası adlı kitabınızda İstiklal Savaşı’nın anti-emperyalist olmadığını, Kemalist rejimin aslında Bonapartizm olduğunu, lider kültünün ardına saklanmış bir burjuva sınıfı yaratma çabasının bulunduğunu, devlet eliyle modernleşmenin çok evvel başlatılmış olduğunu yazarak tabuları sarstınız. Tabiî bunları söyleyince başınız bir hayli derde girdi. Aradan çeyrek asra yakın bir zaman geçti. Bir değerlendirme yaptığınızda yazdıklarınızın toplumda karşılık bulduğunu söyleyebilir misiniz? Resmî ideolojinin zırhında bir gedik açabildi mi?

Paradigmanın İflası 1991 yılının Nisan ayında yayımlandı. Aradan 30 yıla yakın bir zaman geçti ki, az değil. Bu zaman zarfında resmî ideolojide kayda değer bir aşınmanın olduğunu söyleyebiliriz. Fakat son dönemde İslamcı dalganın da kendi ‘resmî ideolojisini’ dayatması Kemalist resmî ideolojinin sınırlı bir ‘toparlanmasını’ sağlasa da aşınma devam edecektir. AKP ve bir bütün olarak İslamcı kanat Kemalist resmî ideolojiye karşı ama kendi resmî ideolojilerini onun yerine koymak istiyorlar. Oradan bir şey çıkmaz. Mesele, her türlü resmî ideolojiye karşı çıkabilmektir.

 

Kemalist ideoloji kendi aydınını yetiştirebilmiş midir? Günümüze ulaşan yayınlar (Kadro, Yön, Devrim vs.) Kemalist ideolojiyi ne derece yansıtmıştır? Ve solun ve sağın resmî ideolojiden bağımsız düşünememesinin sebebi nedir sizce?

 

Öncelikle neden egemen ideoloji demiyoruz da resmî ideoloji diyoruz? Şundan: Devletler bidayetten itibaren şiddete, baskıya ve teröre dayanarak inşa edilmiş aygıtlardır. Yine şiddete, baskıya ve teröre dayanarak da varlıklarını sürdürürler. Fakat egemen sınıflar içinde sürekli şiddet ve terör durumu ‘uygun’ değildir. Bu sorunu da bir ‘rıza’ veya aynı anlama gelmek üzere ‘gönüllü kabullenme’ yaratarak çözüyorlar. İşte egemen ideolojinin işlevi bu. Fakat bir egemen ideoloji yaratmak için kitlelerin hayatında az da olsa bir iyileşme, değilse bir umut yaratmak gerekir. Bu mümkün olmayınca resmî ideoloji dayatılıyor. Mesela Amerika, İngiltere, Fransa gibi ülkelerdeki ideoloji “egemen ideolojidir.” Türkiye’de Cumhuriyet kurulduğu dönemde emekçi kitleler lehine kayda değer bir şeyler yapılabilseydi bir resmî ideoloji zorlamasına gerek kalmazdı. Mesela radikal bir toprak reformu yapılsaydı, çiftçilere kredi ve girdi kolaylığı sağlansaydı, işçi haklarına ilişkin iyileştirmeler, teşkilatlanma, sendika kurma, ifade ve örgütlenme özgürlüğü gibi açılımlar yapılsaydı… Resmî ideoloji resmî tarihe dayanır, resmî tarih onun hammaddesidir. Resmî tarih de yalana, tahrifata, yok saymaya… Resmî tarihçi bir ‘şanlı tarih’ yaratmaya girişir. Tarih, yeni egemen sınıfın veya rejimin ihtiyacına göre yeniden kurgulanır. Resmî ideoloji sadece düzenin zihin gardiyanları tarafından değil, yasalarla, mahkemeler tarafından da savunulur ve korunur. Devletin doğrularını tartışma konusu yapmak, mayınlı alana girmektir.

Benzer konular