“Tarihi Değiştirmek” niçin asıl dava olsun?

“Tanzimattan beri devam eden sahte inkılaplar ve bu inkılapların türettiği sahte kahramanlar davamızın müşahhas planda baş meselesidir.”

50’li yıllarda yazılan bu cümle Necip Fazıl’ın en dikkate değer ve en çok okunan, elbette aynı zaman­da en problemli eserlerinden İdeolocya Örgüsü kitabının başlarında yer alıyor. Davanın “İslâm inkılabı” ve Tür­kiye’nin “kurtuluş”u olduğu hatırlandığında “tarihi de­ğiştirme”nin merkezî yeri belki daha bir ehemmiyet kazanacak.

İnkılap ve kurtuluş için yeni bir tarih fikri ve kur­gusu…

Dile getirildiği dönem itibariyle bu ifadenin ve sesin cesurâne olduğu kadar anlamlı, cesaret verici, koruyu­cu bir çıkış ve radikal olduğu kadar münakaşaya daveti­ye çıkaracak bir talep, hararetli mücadeleye kaynaklık edecek bir teklif olduğu şüphe götürmez. Çünkü Cum­huriyet inkılabı birçok şey yanında tarihi de değişti­rerek, tarihi de kendi istikametine (veya dayatmalara) göre yeniden kurarak ve yorumlayarak varlık alanına çıkabilmişti. Ona karşı kurulacak bir davanın, yürütü­lecek bir mücadelenin cereyan edeceği sahalardan biri de normal olarak tarihti, tarih olabilirdi.ikara1

Benzer konular