Üçüncü Dünya Ülkelerinde Demokrasi Aracı Olarak Darbeler

Düvel-i muazzama imparatorluğun tasfiyesine dair planlarını Sultan II. Abdülhamid’in tahttaki son döneminde sahneye koydu. Bir yandan Balkanlar kaynatılmaya başlandı, bir yandan da ele geçirilen üst bürokrasi harekete geçirildi. Basın yoluyla da kamuoyu yönlendirildi. Bu tahrik ve yaygaralar gerekli ortamı hazırladı. Sıra kitlesel gövde gösterisine gelmişti. Sivil elbise giydirerek askerleri meydana saldılar. “Şeriat isteriz” diye bağıran bu güruha sokaktaki başıbozuklar da katılınca ortam istenilen kıvama geldi. İttihatçı çetecilerin bekledikleri tam da buydu. Her şey planlanandan daha iyi gidiyordu. Hemen Selanik’teki locaya haber verildi ve Mahmud Şevket Paşa kumandasındaki Balkan çapulcularının oluşturduğu 3. Ordu, isyanı bastırmak(!) iddiasıyla İstanbul’a yürüdü. 31 Mart olayı bu şekilde cereyan etti. 13 Nisan 1909 tarihinde başkente gelen üniformalılar yönetime el koydular. 27 Nisan’da Abdülhamid’i devirerek dişlerine uygun gördükleri Mehmed Reşad’ı tahta çıkardılar. II. Abdülhamid’in tahttan indirilişinden 1913 yılına kadar süren başkentteki siyasî çekişme, adeta aşure kazanına dönecekti. Kepçesi ise başta İngiltere olmak üzere düvel-i muazzamanın büyükelçiliklerinin eliydi. 22 Ocak 1913 günü düvel-i muazzamanın savaşla ilgili notası Meşveret Meclisi’nde görüşülecekti. İttihatçılar o gün “Edirne Bulgarlara bırakılacak” yaygarası yaptırarak halkı ayaklandıracak ve darbe yapacaklardı. Toplantıda böyle bir karar çıkmadı ama olsun, Edirne yaygarasına devam denildi. Bu işin şerefi Yarbay Enver’e havale edildi. İttihatçılar, alelacele sıkıyönetim ilan ettiler. Bütün muhalifler hapishanelere atıldı. Hafiye teşkilatına çevirdikleri İstanbul Muhafız Komutanlığı’nın masa başı düzmece raporlarına dayanarak bir sürü muhalifi darağaçlarında sallandırdılar. Başta başına silah dayayarak istifa ettirdikleri Kâmil Paşa olmak üzere Şeyhülislam Cemaleddin Efendi, eski Maliye bakanlarından Abdurrahman Bey, yine eski İçişleri bakanlarından Reşid Bey yurt dışına sürgüne gönderildiler. Asıl önemlisi “Kâmil Paşa hükümeti Edirne’yi Bulgarlara verdi, halk bu yüzden ihtilal yaptı” yalanı ve iftirası, bunların iktidarı döneminde gerçekleşecekti. Edirne’yi Bulgarlara teslim edenler bunlardı (30 Mayıs 1913). Ancak üniformalılar arasında çekişme alttan alta devam etti. Bu sefer darbeyi İttihatçılar yedi. 11 Haziran 1913’de Sadrazam Mahmud Şevket Paşa güpegündüz, makam arabasının içinde öldürülmüştü. Artık dünya adım adım 1. Dünya Savaşı’na doğru sürüklenmeye başlamıştı. 450 yıl kaldığımız Balkanlardan hiçbir düzenli ordu ile savaşmadan, üç-beş çapulcudan müteşekkil, ellerinde sadece çakar-almaz demode tüfekler olan Sırp, Bulgar, Rum çetelerinin önünden kaçarak 158 günde çekildik.

Devamı Derin Tarih Ağustos Sayısında…

Benzer konular