Newton’un teoloji ve simyaya ilişkin metinleri hakkında ne biliyoruz?
Newton’ın teoloji ve simyaya ilişkin makaleleri 1936 yılına kadar Portsmouth ailesi tarafından kamuoyundan gizlendi. Bu tarihte Londra’da Sotheby’s müzayedesinde satıldı. Teolojik belgelerin en kapsamlı koleksiyonunu Yahudi bilim adamı Abraham Shalom Ezekiel Yahuda satın aldı. Yahuda 1951 yılında vefat ettiğinde, bu belgeleri yeni kurulmuş olan İsrail Devleti’ne bıraktı. Vasiyetnamesine itiraz edilerek dava konusu yapıldığından, elyazmaları 1969 yılına kadar İsrail’e verilmedi. O tarihte Kudüs’teki Yahudi Millî Kütüphanesi ve Üniversite Kütüphanesi’nin envanterine dahil edilmesiyle yazmalar umuma açılmış oldu. Ancak Newton’ın bilimsel, teolojik ve simyaya ilişkin el yazmalarının tamamına ulaşmak, bunların 1991 yılında mikrofilme kaydedilmiş halde kamuoyunun hizmetine sunulduğunda mümkün olacaktı. 1991 yılından bu yana, teolojik el yazmaları uzman bilim insanlarından oluşan küçük bir grup tarafından değerlendirilmeye başlandı ve sonrasında Newton araştırmalarında bir devrim gerçekleşti. Bu devrimin önemli bir adımı, 1998 yılında Londra Emperyal Koleji ve Cambridge Üniversitesi’nde Newton Projesi’nin başlatılmasıydı. Proje aslında Newton’ın yayınlanmamış teolojik elyazmalarının dünyaya açılması ve okunması süreciyle zaten başlamıştı. BBC 2’de yayınlanan belgesel Newton’ın hayattayken yaptığı çalışmaların yakın dönemdeki devrimsel sonuçlarını ilk kez ve dramatik bir biçimde kamuoyuna duyurdu.
İlk haber olan Daily Telegraph’taki yazıda yer almadığı halde, sonraki bazı medya haberleri Newton’ın belgelerindeki 2060 tarihinin keşfini hatalı olarak bana atfettiler. Doğrudan benimle yapılan mülakatlara dayanan diğer medya haberlerinde ise, 2060 tarihinin Newton çalışmaları yapan bilim insanları tarafından (ve genellikle haber yapmayan televizyon belgesellerinin aksine akademik yayınlarda) bir süredir bilinmekte olduğunu doğru biçimde yansıttılar. En azından üç önemli Newton araştırmacısı David Castillejo, Frank Manuel ve Richard Westfall Yahuda elyazmalarını (ya orijinal nüshalarını veya Westfall’ın yaptığı gibi mikrofilme alınmış halini) 1969 yılında Kudüs’e ulaşmasından kısa süre sonra incelediler. 2060 tarihiyle ilk karşılaşan büyük ihtimalle Castillejo idi. Çünkü Yahuda koleksiyonunu inceleyen ilk bilim insanı odur. 2060 tarihinden, 1981 yılında yayınlanan The Expanding Force in Newton’ın Cosmos (Newton’ın Evreninde Genişleyen Güç, s.55) adlı kitabında bahsetmişti. Westfall bu tarihi 1980 tarihli Never at Rest (Asla Rahat Yok) adlı Newton biyografisinde (s. 816-817) belirtti. Bense bu tarihe 1997 yılında Cambridge Üniversitesi’ndeki doktora çalışmalarım sırasında rastladım ve o sırada henüz Castillejo ve Westfall’ın eserlerini okumamıştım. Konuya 1999 yılında British Journal for the History of Science dergisinde yayınlanan “Isaac Newton, heretic: The Strategies of a Nicodemite” başlıklı makalemde (s. 391-392) yer verdim. Asıl hikâye, 2060 tarihinin keşfedilmesi değil, Newton’ın bilimsel olmayan bu eserinin dikkat çekici biçimde kamuoyuna tanıtılmasıdır.
Kutsal kitaptaki kehanet Newton için ne kadar önemli?
Çok çok önemli. Newton için kutsal kitaba ilişkin kehanet, ilahî kaderin gelecekte olmasını öngördüğü olayları haber vermektedir. Kutsal kitaptaki kehanetin yorumlanması “önemsiz bir konu değil, zamanın en önemli görevidir”. Bu kehanetler Newton’ın tarihi önceden görmesini mümkün kılıyordu. Bu kehanetlerde ayrıca bir felaket, saf Hıristiyanların mutlaka yıkımdan ve Tanrının lanetinden kaçtığı dinden dönme sistemi anlatılıyordu.
Devamı Derin Tarih Kasım Sayısında…