Birinci Dünya Savaşı sona erdiğinde, Arap Yarımadası’nın diğer bölgelerinde olduğu gibi, Yemen’de de Osmanlı egemenliği ortadan kalkmıştı. Babası İmam Muhammed’in 1904’teki ölümünden itibaren -Osmanlı himayesi altında- Yemen’i yönetmekte olan İmam Yahya, Mondros Mütarekesi’nin imzalandığı 30 Ekim 1918’i müteakiben bağımsızlığını ilan etti. Kendisinin kullandığı “el Mütevekkil al’Allah”1 unvanına nispetle, yönettiği toprakları 1926’da “Mütevekkilî Krallığı” haline getiren İmam Yahya, İtalyanlarla anlaşma imzalayarak bağımsızlığının uluslararası düzeyde tanınmasını sağladı.
1930’lar boyunca kuzey komşusu Suudi Arabistan ve güney komşusu İngiltere ile sürekli sınır ihtilafları yaşayan İmam Yahya, “Büyük Yemen” hülyasına sahip bir hükümdardı. Onun zihninde canlandırdığı haritaya, Suudi Arabistan’ın güney kesimleri -Tihâme ve çevresi- ile Umman da dâhildi. Suudi Arabistan ve Umman’ın kısa süre içinde ayrı birer devlet olarak sahneye çıkması bir yana, bizzat Yemen’in güneyi İngiltere’nin işgali altındaydı. İngiltere, 1839’da el koyduğu Aden ve civarını ancak 1967’de Yemen yönetimine terk edecekti. 1934’te Suudi Arabistan’la imzalanan sınır anlaşması ise, İmam Yahya’nın bu ülke topraklarına dair hayallerini rafa kaldırmasına yol açacaktı.
Siyasî rakiplerine karşı oldukça sert bir tutum benimseyen İmam Yahya, 1904’te başlayan ve kesintisiz biçimde 44 yıl devam eden iktidarının ardından, 17 Şubat 1948’de Benû Murâd kabilesinden Şeyh Ali Karday tarafından vurularak öldürüldü. Şeyh Ali, İmam Yahya döneminin yaklaşık 30 yılını hapiste geçirmiş, serbest kalır kalmaz da İmam’ı ortadan kaldırmıştı. Suikastta Yemen Başbakanı Abdullah el Amerî ile İmam Yahya’nın 8 yaşındaki torunu Hüseyin de hayatını kaybetmişti.
İmam Yahya öldürülünce, başdanışmanı Abdullah el Vezîr yönetime el koydu -suikastı bizzat kendisinin organize ettiği iddia edilir-, İmam’ın oğlu Ahmed’i de kendisine yardımcı ve veliaht tayin etti. Abdullah daha sonra Suudi Arabistan Kralı Abdulazîz’e haber göndererek, Yemen’deki yeni hükümeti tanımasını istedi. Kral, muhatap olarak Ahmed’i kabul edeceğini bildirerek, Ahmed’in Abdullah’ı yenmesine yardımcı oldu. Böylece Yemen’in yeni hâkimi İmam Ahmed, Suudi Arabistan’a bütünüyle tâbî ve bağımlı hale geldi.
Yemen’i sonraki 14 yıl boyunca yöneten İmam Ahmed’in Suudi Arabistan’la Mısır arasında kurmaya çalıştığı imkânsız denge, kendisinin ölümünden sonra bu iki ülkenin Yemen topraklarında uzun ve kanlı bir savaşa tutuşmasına yol açacaktı.
Devamı Derin Tarih Şubat Sayısında…