Bize öğretilen ve doğru olduğu iddia edilen tarihi sorgulamak ve yeni bir tarihin ayak seslerini duyurmak maksadıyla çıktığımız yolculuk elinizdeki sayıyla 6. yılını dolduruyor. Bugüne kadar toplam 72 sayı aylık dergi+10 adet özel sayı çıkardık, yani 11.000 sayfayı aşkın yayın yaptık, onlarca broşür, kitapçık ve poster hediye ettik ve toplam 1 milyonun üzerinde nüshayı okuyucumuza ulaştırdık. Sloganımızda dediğimiz gibi bütün bildikleriniz tarih oldu.
Bu köşede yazdığım ilk yazı, “Bir mendil niye kanar?” diye başlıyordu. “Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar?” Böyle diyordu çünkü şair Edip Cansever. Mendilimiz kanıyordu, çünkü bu güzelim tarihe yapılan haksızlıklar karşısında içimiz yanıyordu. Bu yangını dindirmek hepimizin üzerine borçtu. Biz de borcumuzu eda etme yolunda ve sizin yoldaşlığınızda karınca kadrince bir gayretin içine girdik.
Bizim bir davamız var. Bu, mazlum bir milletin mazlum ve mağdur edilmiş tarihini ayağa kaldırma davası. Sizin desteğinizle bu davanın meşalesi elden ele devredilerek kıyamete kadar yere düşmeyecektir inşaallah.
Değinilmemiş bakir mevzular, dokunulmamış belgeler, tozlu raflarda unutulmuş dosyalar, tarihten silinmiş isimler ve sahte kahramanlar… Bunlar Derin Tarih’in özellikle üzerinde durduğu düğüm noktaları oldu. Bundan sonra da bilinmeyen tarihin aydınlatılması yolundaki uzun yürüyüşümüz devam edecek.
Tabii bize kızanlar, öfke duyanlar oldu ve olacak da. Kızmaları normal. Çünkü biz alışmadıkları bir tarihi anlatıyoruz. Tarihin farklı bir anlatısının da mümkün olduğunu göstermeye çalışıyoruz.
Tek bir tarih yok, tarihler vardır ve kim tarihinin altını daha iyi doldurursa tarihin kefesi onun tarafına ağır basacaktır. Buna inanıyoruz ve en büyük kanıtımız da lehine bir şey söylemenin 50 yıl yasak edildiği ve sadece aleyhine konuşmanın serbest bırakıldığı bir ülkede yasaklar gevşeyince Sultan II. Abdülhamid’in küllerin altından nasıl bir ihtişamla çıkmakta olduğunu görmektir.
Sultan Abdülhamid gösterdi ki tarih değişebiliyor, değişiyor ve değişecek. Herkes bu değişime hazır olmalı.
Bundan birkaç yıl önce bir Cumhurbaşkanının Lozan’ı tartışmaya açacağını kimse düşünemezdi. Ama bugün Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tıpkı bir buzkıran gemisi gibi önümüze düşerek tarihin buzullarını kırıyor ve tarihe yeni yol açıyor.
Malumunuz, bundan 10 ay önce dergimiz toplatıldı ve şahsıma bir dava açıldı. Suçumuz, Latife Hanım’ın 2007 yılında İstanbul’da yayımlanan bir mektubunu kamuoyuna “tek kelimesine dokunmadan” tekrar sunmaktan ibaret olduğu halde haksız yere mahkûm edildik. Gerekli hukukî itirazları yaptık. Bu sayıda bizi destekleyen bir mektubunu bulacağınız Latife Hanım’ın torunu Sadık Öke’nin dediği gibi “mahkemelerin tarihi yargılamayacağına inanıyor”, tarihi tarihçiler yargılasın, diyoruz.
Önümüzdeki Nisan sayısında gireceğimiz 7. yılımızda yine ilk sayıdaki aşk ve şevkle buluşmak dileğiyle.
Hayırla kalınız.
Mustafa Armağan
Derin Tarih Dergisi Genel Yayın Yönetmeni