“Oruç Bey adında bir sipahinin oğlu olan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, babası Bağdat seferinde şehit düşünce Köprülü Mehmed Paşa tarafından himaye edilmiş, onun oğlu Fâzıl Ahmed Paşa’yla birlikte büyümüş ve damadı olmuştu. Bu bakımdan Merzifonlu’yu da Köprülüzâde saymak mümkündür. Neredeyse yarım asır Devlet-i Aliye’nin kaderine hâkim olan bu aile için, Divanyolu’nun özel bir önemi vardı. Köprülü Mehmed Paşa’nın Peykhane Sokağı’nın hemen başındaki darülhadis, mescit, türbe, sebil, çeşme ve dükkânlardan oluşan külliyesi burada, Elçi Hanı’nın hemen yanındadır. Paşa’nın külliyeyi genişletmek istediğini, fakat buna vakit bulamadığını biliyoruz. Fâzıl Ahmed Paşa, İbşir Paşa’nın eşi Ayşe Sultan’dan satın aldığı konağın civarına bir kütüphane ve Çemberlitaş Hamamı’nın arka tarafına da Vezirhanı’nı yaptırarak babasının vasiyetini yerine getirmiştir.”
Beşir Ayvazoğlu, -kendi tabiriyle- “İstanbul’un can damarının İstiklâl Caddesi değil Divanyolu olduğunu hatırlatmak için” kaleme aldığı “Divanyolu – Bir Caddenin Hikâyesi” adlı eserinde, Köprülü ailesini anlatmaya böyle başlamış. Devamında, bilhassa Fâzıl Ahmed Paşa’nın kültür, sanat ve ilme yaptığı katkıları gözler önüne seren Ayvazoğlu, sözlerini şöyle bağlar:
“Şimdi, Köprülü Külliyesi’ni, Çemberlitaş Hamamı’nı, Atik Ali Paşa Camii’ni ve medresesini kesilip biçilmemiş olarak hayal ediniz. Vezirhanı’nı 1766 depreminden önceki haline getirip iki katlı Elçi Hanı’nı yerli yerine koyduktan sonra, başta Fâzıl Ahmed Paşa’nınki olmak üzere ahşap vezir ve sultan saraylarını yerlerine yerleştiriniz. Divanyolu’nun 1865’ten önceki pitoresk görüntüsünü elde etmiş olursunuz.”
Derin Tarih’in bu sayısında, Osmanlı İmparatorluğu tarihinde oldukça özel bir döneme işaret eden “Köprülüler Devri”ni ele alırken, işte bu canlandırma ameliyesine tarih perspektifinden bir katkıda bulunmak istedik.
Sultanların ve Osmanlı hanedanının gücüne rağmen, Köprülü ailesi nasıl bu derecede muktedir olabilmişti? Ailenin meşhur üyeleri ve bıraktıkları izler nelerdi? Köprülülerden bugüne neler kalmıştı? Sorularımızı arka arkaya sorunca, dikkat çekici cevaplara ulaştık ve ortaya kapsamlı bir dosya çıktı.
Dikkatli okurlarımız mutlaka fark etmiştir: Derin Tarih olarak, kapak konularımızı belirlerken, hem içerik hem de ufuk olarak mümkün olduğunca geniş bir sahayı taramaya gayret ediyoruz. Kişiler, olaylar, dönüm noktaları, devletler… Dosyalarımızı çeşitlendirdikçe, Derin Tarih’in kültür ve irfan hayatımızdaki yerinin de sağlamlaştığını müşahede ediyoruz. Bu noktada sizlerden gelen yüreklendirici yorumların ve yapıcı eleştirilerin, yürüyüşümüzde bizlere cesaret verdiğini belirtmem gerekir.
Yeni sayımızda buluşuncaya kadar,
hayırla kalınız.