Bir İftira ve Linç Kampanyası

Bundan 63 ay önce Edip Cansever’in şiirinden hareketle “Bir men­dil niye kanar?” diyerek yola çıkmıştık. “Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar?” diye soruyordu şair. Kanayan bir yer vardı lâkin vücut bunun farkında değildi. Biz mendil olmayı, kanamayı teşhir etmeyi tercih etmiştik. Suçumuz, hastalığını hastanın yüzüne vurmak­tı. Teşhis yanlış diyorduk, tedavi de. Karşılığını linç edilerek aldığımızı biliyorsunuz.

Susturma ve yasaklatma, “Urun!” demek Yeniçerilerden kalma alış­kanlığı birilerinin. Bağırıp çağırma, hakaret, iftira ve hatta alenen söv­me, saymalar… Sosyal medya birileri için sadece hakaretgâh anlamı­na geliyor olabilir ama cümle âlem biliyor hakikati böyle susturmanın mümkün olamayacağını.

İyi bilinmeli ki, bu tam bir susturma ve bastırma girişimidir… Yalnız bizi susturma girişimi değil, Türkiye’de alternatif düşünme çabasını ve bir file fare değil, fil olduğunu hatırlatma çabasını bitirme operasyonu­dur. Ecdadıyla yeniden buluşma yönünde başlayan büyük hareketi çelme­leme kalleşliğidir. Ve biliyoruz ki bastırılan, asla yok olmayacak, er veya geç bir yolunu bulup geri dönecektir.

Gerek sosyal medyada, gerekse yazılı ve görsel medyada Derin Tarih’e yönelik menhus linç girişiminin Latife Hanım’ın Türkçede ilk kez yayın­ladığımız mektubuyla ilgili olduğunu pekala biliyoruz. Diğer bahanele­rin kurt-kuzu hikâyesi olduğunu da…

Ayrıca Mayıs sayımız Savcılık tarafından, hem de ayın 18’inde toplatıl­dı, şu günlerde hukukî süreç devam ediyor, bu sebeple meselenin üzerine şimdilik gitmiyoruz. Adaletin tecelli edeceğine ve demokratik bir ülkede basının tarihî hakikatleri nasıl ise öyle bilme ve okuruna bildirme hakkı­nın kutsal olduğuna inanıyoruz.

Bütün yaşanan olumsuzluklara rağmen, Kâzım Karabekir Paşa’nın de­diği gibi, hakikatin bir sis değil, bir güneş olduğu inancımızı vicdanımı­zın en derinlerinde muhafaza ediyor ve o solmaz güneşin günün birinde yalan ve iftira sislerini dağıtacağına bütün imanımız, kalbimiz ve aklı­mızla inanıyoruz.

Hakikatin ve adaletin tarih alanında tecellisi için cansiperâne bir şe­kilde mücadele veren dergimizin en halis dayanağının şu veya bu resmî makam olmadığını, sadece ve sadece okurlarımız, daha doğrusu gönül dostlarımız olduğunu bir kere daha ispatladığınız için hepinize hassaten teşekkür ediyor, Allahu Teala’nın bu zor zamanda yar ve yardımcımız ol­masını diliyor ve bu tekerleğin “tümsekte” kalmayacağını siz Sonsuzluk Kervanı’nın takipçilerine duyurmayı en kutsal vazife addediyoruz.

Üstad Sezai Karakoç’un satırları her şeyi özetlemiş aslında:

“Onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak. Halbuki biz sus­sak, tarih susmayacak. Tarih sussa, hakikat susmayacak…”

Bol hakikatli sayılar dileğiyle Ramazan-ı Şeriflerinizi tebrik ediyor, du­alarınızı bekliyoruz.

Hayra açılsın kapılarınız.

Mustafa Armağan 

Derin Tarih Dergisi Genel Yayın Yönetmeni

Benzer konular