Prof. Dr. İhsan Şerif Kaymaz Lozan’ın Çözümsüz Meseleleri: Musul ve Kürt Sorunu

Türkiye Cumhuriyeti devleti­nin uluslararası alanda kuru­luş belgesi sayılan Lozan Barış Antlaşması’nın tarihimizdeki önemi tartışılmaz. Konferansın yapıldığı ve antlaşmanın imzalandığı ortam ve şartlar bağlamında alınan sonucun ge­nel çizgileriyle Türkiye açısından ba­şarılı olduğunu söyleyebiliriz. Ancak konferansta çözüme bağlanan konula­rın tümü açısından aynı derecede bir başarıdan bahsedemeyiz. Bu çalışma­da, Lozan’da görüşülen konular arasın­da en fazla spekülasyona maruz kalan Musul sorununu bu başarı çerçevesin­de inceleyeceğiz. ‘Başarı’ sözcüğünü, “bir işi istenilen şekilde bitirmek” olarak tanımladığı­mızda, Musul sorununun çözümünde Türkiye’nin başarılı olup olmadığını belirleyebilmemiz için her şeyden ön­ce “istenilenin ne olduğunu” bilmemiz gerekir. Resmî söylem üzerinden yapı­lan değerlendirmeler, bizi çok net bir sonuca götürür: Türkiye, Musul’u kur­tarmak istemiş ama ‘başarısız’ olmuş­tur. Fakat konu derinlemesine ve her yönüyle incelendiğinde, ilk izlenimin yanıltıcı olabileceği fark edilir. Bir baş­ka deyişle, kamuoyu önünde yapılan açıklamalar, resmî bildirimler ve sergi­lenen resmî duruşun Musul konusun­da “istenileni yansıtmıyor olabileceği­ni” düşündüren soru işaretleri vardır:

  • Mustafa Kemal Paşa, değişik za­manlarda ve ortamlarda yaptığı konuş­malarda farklı mesajlar vermiştir. 28 Aralık 1919 günü Ankara’nın ileri ge­lenlerine hitaben yaptığı konuşma ile 24 Nisan ve 1 Mayıs 1920 tarihlerinde Meclis’te yaptığı konuşmalarda, Mu­sul vilayetini açıkça Türkiye sınırla­rı içinde tanımlamıştır. Buna karşılık Erzurum ve Sivas Kongrelerinin açılış konuşmalarında, General Harbord’a verdiği andırıda, Başkumandanlık gö­revinin süresiz uzatılması dolayısıyla Meclis’te yaptığı konuşmada, haksız yere işgal edilen / kurtarılması gereken yerler arasında Musul’u saymamıştır.

Devamı Derin Tarih Ekim Sayısında… 

Benzer konular