Evliya Çelebi’yi Hokkasında Ağırlayan Hattatlar

Evliya Çelebi’nin 10 ciltten oluşan Seyahatname’si birçok alana katkı sağlayan hazine değerinde bir eser. İstanbul’u konu alan ilk ciltte cihan seyyahı hiçbir şehre ayırmadığı kadar geniş yer ayırmıştır doğduğu şehre, yani payitaht-ı Osmani’ye. Bu ciltten hat sanatı ve hattatlarla alâkalı alıntılar yaparak, Evliya’nın gözüyle hat sanatı tarihimiz için kıymet arz eden sanatçılar kimlermiş, birlikte hatırlayalım.1

Osmanlı hat mektebinin kurucu ismi addedilen Şeyh Hamdullah’tan (ö. 1520) başlayalım. Evliya Çelebi, Şeyh Hamdullah’a hususen Beyazıt Camii ile Okçular Tekkesi bahislerinde yer verir. Bunlar dışında, onun üslubuyla yazılmış eserlere “hatt-ı Şeyh” diyerek açıklama getirir. Beyazıt Camii’ni anlattığı bölümde ise “Mihrap üzre Hattat Şeyh hattıyla (…) tahrir olunmuştur” der. Burada “Şeyh” ile kastedilen, Şeyh Hamdullah’tır. Kendisi tîrendâzlıkta yani okçulukta da mahir olduğundan Okçular Tekkesi’nin şeyhi olmuştu. Bu unvanı klasik mânada değil, bir nevi spor kulübü gibi düşünebileceğimiz bu tekkenin başındaki kişi olarak anlamamız gerekiyor. Bahsi geçen mihrapta Tahrim suresinin 8. ayeti celi sülüs hat ile yazılmış. (R.:1) Evliya bahsetmese de caminin avlu ve harim kapıları ile kubbe göbeğindeki yazıların da Şeyh’e ait olduğunu söyleyelim.

Tekye-i Tîrendâzlar başlıklı bölümde Okçular Tekkesi’nin ilk olarak Fatih Sultan Mehmed tarafından “kemandarân ve kemankeşân(ın) sohbet etmeleriyçün” tesis edildiğini söyler Evliya. Hatta Fatih, Ayasofya’dan çıkardığı putları buraya diktirip okçular için hedef tahtası olarak kullandırtmış. Bu sebeple bu bölge “puta yeri mesiresi” olarak da anılmış. Bayezid Han burayı Şeyh Hamdullah’ın isteği üzerine daha da genişletmiş. Hemen not düşelim: Burası bugün Okçular Vakfı’na bağlı olarak spor faaliyetlerinin devam ettiği bir alan. Yakın bir zamanda da burada, içinde Şeyh Hamdullah’ın menzil taşının da bulunduğu bir müze açıldı. (R.:2)

Fatih devrindeki şeyhleri sıralayıp haklarında bilgi verirken, Şeyh Mehmed Zeyneddin adlı birinden de söz eder. Bu kişiyi ilmde ikinci İmam-ı A’zam olarak tavsif ettikten sonra, hat sanatında da Yâkût-ı Müsta’sımî ayarında bir hattat olduğunu belirtir. Sonra benim yalnızca burada karşılaştığım bir bilgiyi aktarır: “Ebu’l-feth cami’inde olan hatlar bunlarındır derler.” Bahsettiği cami, bugün yerinde 18. yüzyılda III. Mustafa’nın tekrardan inşa ettirmiş olduğu ilk Fatih Camii’dir. Bu yapının neye benzediğini kimi gravürlerden biliyoruz. Evliya Çelebi’nin anlatısı da bu anlamda bize mehaz teşkil ediyor. Bahsettiği hattatın ismi Tuhfe-i Hattâtîn’de de geçer. Burada Mehmed Zeyneddin’in, Akşemsettin’in oğlu meşhur mutasavvıf şair Hamdullah Hamdi’nin oğlu olduğu söylenir. Devamında da Ayasofya’nın bugün yerinde Kazasker Mustafa İzzet’in yazılarının olduğu merkez ve yarım kubbelerdeki hatların ona ait olduğu aktarılır.2 Ayasofya ve Fatih gibi önemli yapılarda hatları olan bu hattat, anlaşılan Evliya Çelebi’nin bahsettiği kadar muteber bir mevkiye sahipti.

Devamı Derin Tarih Şubat Sayısında…

Benzer konular