1- “Vekâlet Savaşları” geleneği: Yaşadığımız her darbede olduğu gibi 15 Temmuz darbe girişiminde de sömürgeci büyük devletlerin “Vekâlet Savaşları”nın yeni bir tezahürü kendisini göstermiştir. Batı’da Katolik emperyalizmi döneminin ardından gelen Kapitalist emperyalizmin sömürgeciliği karşısında teknolojik ve ekonomik yönden güçsüz olan sömürgelerin aydın ve yöneticileri aşağılık duygusuna kapılmışlardı. “Batı medeniyeti” hayranlığıyla sömürgeci devletlerin ideolojik ve ekonomik nüfuzuna girip onların “yerli işbirlikçileri” haline geldiler. Bunun sonucu olarak sömürgeci devletler bu ülkeleri ordularıyla işgalden ziyade, işbirlikçilerini “Vekâlet Savaşçıları” olarak iktidara getirdiler. Vekâlet Savaşçıları Osmanlı Devleti’nin yıkılış döneminden başlayarak gtünümüze kadar varlığını korumuştur. FETÖ’nün 15 Temmuz darbe teşebbüsü de “Vekâlet Savaşları” geleneğinin bir yansıması ve yine aynı “güç odağı”na dayalı olarak gerçekleştirildi. Günümüzdeki yapısı itibariyle buna İsrail faktörü de eklendiğinde ABD-Batı-İsrail ekseninde bir kalkışmanın varlığından söz edebiliriz.