12 Şubat 1920 Maraş’ın Namus Günü

Maraşlı gönül dostlarımdan biri­ne sordum: “Nasıl kahraman oldunuz?” “Yan vermedik” de­di, “can verdik!” Bu dört kelimelik muh­teşem terkipten sonra fark ettim ki, yan verenler değil, can verenler kahraman olur. Maraş o zaman sıradan bir şehir ol­maktan çıkar, “Kahramanmaraş” olur. Anladım ki can vermek belirleyicidir.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda,

Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda!

Canı, cananı bütün varımı alsın da Hüda,

Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Bu mısralar İstiklâl Marşı’mıza rasge­le girmedi. Âkif can vermenin hikmeti­ne ermiş, kahramanlığın yanı sıra gazi­liğin ve şehitliğin de sırrını yakalamıştı. Demek ki, Orhan Şaik Gökyay, “Bu vatan kimin?” başlıklı şiirinde boşuna kükre­memişti:

Tarihin dilinden düşmez bu destan,

Nehirler gazidir, dağlar kahraman,

Her taşı bir yakut olan bu vatan,

Can verme sırrına erenlerindir!

Öte yandan, “onlara ölü demeyiniz, onlar diridirler” diyen Allah şehitliği kutsuyor, “lâkin siz bilemezsiniz” diye­rek, bilmediklerimizin bildiklerimizden çok olduğunu vurguluyor. Sütçü İmam ve Maraşlılar bütün bunları düşünmüş­ler miydi? Bilinmez! Bilinen şu ki, olan­lara göz yumamadılar, hazmedemediler, içlerine sindiremediler.

Devamı Derin Tarih Şubat Sayısında…

Benzer konular