Ahmet Rıza Bey ve “Batı’nın Ahlâk”ı

Jön Türklüğün fikrî temelini oluşturan en önemli kişi­lik olan, Osmanlı İttihad ve Terakki Cemiyeti’nin sade­ce adının değil, dünya görüşünün şekillenmesinde de belirgin rol oynayan Ahmed Rıza Bey, “İnkılâb-ı Azîm” sonrasında Cemiyet tarafından yükseltildiği “ebu’l-ahrar” mevkiini hızla kaybetmiş, Harb-i Umumî sona erdiğinde ise örgütün muhalifleri arasına katılmıştı.

Ahmed Rıza Bey örgüt yönetiminin, entelektüel birikim­lerini fazlasıyla küçümsediği ve “komiteci” olarak nitelen­dirdiği Talât Bey (Paşa), Dr. Bahaeddin Şakir ve Dr. Nâzım benzeri parti organizatörlerinin eline geçişini üzüntüyle kar­şılamıştı.1 1905-06 yıllarında Dr. Bahaeddin Şakir tarafından gerçekleştirilen reorganizasyon ile başlayan2 ve 1908 sonra­sında hatırı sayılır bir ivme kazanan dönüşüm, Jön Türklü­ğün sancak gemisi olan örgütün, entelektüel eğilimleri güç­lü bir hareketten Ermeni ve Makedon komiteciliğini taklit eden paramiliter karakteri baskın bir teşkilâta evrilmesine neden olmuştu.

İlgiçtir ki, bu evrim İttihad ve Terakki Cemiyeti’nin dün­ya görüşü ve temel siyasî tezlerinde ciddi bir değişikliğe yol açmamıştı. Örgüt yeni lider kadrosunun yönetiminde de an­ti-emperyalist, Batı karşıtı, Türkçü ve 19. asır Alman popüler bilimciliğinden etkilenen bir dünya görüşünü sahipleniyor­du. Ancak bu dünya görüşü evvelce olduğu gibi entelektüel analizlere değil, pragmatik bir eylemciliğe dayanıyor; kitap ve makalelerle değil, sığ sloganlar ile dile getiriliyordu.

Devamı Derin Tarih Nisan Sayısında… 

Benzer konular