Tarihçiler ve dilbilimciler, Lübnan’ın isminin, sırtını yasladığı bembeyaz karlı dağlardan geldiğini söyler. Sâmî lisanlarında “l-b-n” kökü gerçekten de beyaz ve beyazlık anlamına işaret eder. Aslen süt demek olan leben, bugün modern Arapçada yoğurt ve ayran için kullanılır mesela; bir peynir çeşidi olarak “labne” de yine bizim bildiğimiz kelimelerdendir.
Etimolojinin sürprizlerle dolu koridorlarında dolaşmak çok keyifli. Ancak Ortadoğu’nun en sıra dışı ve fizikî açıdan en güzel ülkesi olan Lübnan’ın bugünkü durumu, keyif kaçıracak birçok detayı barındırıyor. Öyle ki, Lübnan denildiğinde akla neredeyse güzel ve olumlu hiçbir nokta gelmiyor. Hadiseleri sadece “sıcak gelişmeler” bağlamında değerlendirenler için, Lübnan’ın hatırlattığı tek şey, bitmek bilmeyen ve gittikçe derinleşen bir kaos.
İsrail’in 2023 sonbaharında Gazze’de başlattığı ve hâlâ sürdürdüğü soykırım, Lübnan’a da sıçradı. Derin Tarih olarak, bu ay Lübnan’ı gündemimize alma sebebimiz bu. Fakat -geçen yıl Gazze dosyamızı takip eden okurlarımızın da hatırlayacağı üzere- trajedi tasvirinin ötesine geçerek, Lübnan’ı kadîm hafızamız açısından taşıdığı anlamlar üzerinden inceliyoruz. Bu nazenin ülkenin tarihini ve bağrında taşıdığı güzellikleri öne çıkararak. Dergimizle birlikte takdim ettiğimiz Lübnan haritası tam da bu amaçla hazırlandı.
İslâm dünyasının içinden geçtiği süreçte, bombardımanlarla yüklü gündemin zihinlerimiz üzerinde meydana getirdiği en büyük tahribatlardan biri, coğrafyamızın kadîm beldelerinin sadece kanla, gözyaşıyla ve kargaşayla eşitlenmesi. Derin Tarih’in İslâm coğrafyasının farklı bölgelerine zaman zaman tuttuğu ışıklar, hafızalarımızın güncelin esiri olmaktan kurtarılması hedefine matuf. Lübnan dosyamızın da bu gözle ve bakışla okunmasını arzu ediyoruz doğrusu. Daha derine ve daha öteye bakabilmek için…
Yeni sayılarımızda, hayırla görüşmek üzere.