Fethi müjdeleyen Kâbe Toprağı: Üsküdar

Ağırlıklı olarak sur içi denilen bölgenin ehemmiyetine vur­gu yapılır. İstanbul’un karşı yakasında yer alan Üsküdar bölge­sinin üzerinde ise pek fazla durul­maz. Hâlbuki Boğaziçi hayat verir İstanbul’a. Haliç bu uzantının ucu olarak önemini devam ettirir. İs­tanbul’un güzelliklerinden bah­sederken bütün bunları da hesaba katmak gerekir.

Bugün İstanbul’un Anadolu ya­kasının bir ilçesi olan Üsküdar’ın Türk idaresine girmesi İstanbul’un fethinden önce gerçekleşmiştir. İlk­çağ’daki adı Scutari, Roma Ordu­su’nda piyade birliklerinin başında yürüyen, sadece kafaları dışarıda kalmak üzere boyunlarını çevre­leyen birer kalkan taşıyan askerî birliğe verilen isimdir. Bazılarının görüşüne göre sözkonusu askerî birliğin kışlası da aynı isimle anıl­mış, özdeşleştiği bu bölgeye adını vermiş, günümüzde de Üsküdar is­mini almıştır.

Antik çağda Üsküdar’ın kenarın­da Kalkedon (Kadıköy) olarak bili­nen bölgenin bir kasaba yerleşim yeri olduğunu kaynaklardan öğre­niyoruz. Çok az da olsa bazı kalıntı­ları ortaya çıkarılmıştır. Ortaçağ’ın başlarından itibaren arkeolojik bu­luntuları yok denecek kadar az olan Üsküdar’da birtakım yerle­şimler olmuş. Araba vapuru iskele­si metro kazı çalışmaları sırasında Bizans devrinden kalma kilise ka­lıntılarının çıktığı beyan edildiyse de bu önemli bir bulgu sayılmaz.

Benzer konular