İstanbul’dan Adana’ya, Atina’dan Trabzon’a Tarihî Eser Cinayetleri

Türklerin tarih yaptığı, ancak tarihine sahip çıkmadığı doğru! Bizans ve Osmanlı gibi iki büyük imparatorluğun bakiyes olmamıza rağmen onlardan kalan eserlere kayıtsızlığımız hayret verici. Şahsî hayatımda tecrübe ettiklerimin yanı sıra bildiklerimi de anlatmak istiyorum. Doğramacı kanunu ile resmen üniversiteden kovulduktan sonra bir iş için üniversiteye çağırılmıştım. Odamın bulunduğu koridor Fen Fakültesi ile bağlantılıydı. Fakat biz o bağlantıyı kapatmıştık.

Açmışlar, bir yürüyeyim dedim. Odamın kapısının aralık olduğunu fark ettim. İçeri baktığımda oldukça değiştiğini gördüm. İyi kötü kurmaya çalıştığım kütüphaneden neredeyse eser kalmamıştı. Beşte birini görünce çok üzüldüm. Bir de slayt koleksiyonum vardı. Türkiye’deki müzelerde ve arazilerde yer alan eserlerle Avrupa’daki Bizans eserlerinin renkli slaytlarını toplamıştım. Ayrıca seminer ödevi ve tez verdiğim her öğrenciden konusuyla ilgili 10-15 adet slayt isterdim. Neticede devasa bir koleksiyon oluşturmuştum. O kadar sene uğraşarak edindiğim koleksiyonun da kıymetinin bilinmeyip tarumar edildiğini görünce kahroldum. Kıymet bilmezlik kendisini en çok restorasyon çalışmalarında gösteriyor. Bizans eserlerini restore ettiklerini söyleyenlerin tarih bilgileri çok sınırlı maalesef. Bu iş için evvela eski dokümanlara bakılmalı. Mesela Tekfur Sarayı’nın Kanuni dönemi gravürlerinde detayları görülüyor. Bunları önünüze koymadan yaptığınız restorasyondan hiçbir netice hâsıl olmuyor.

Devamı Derin Tarih Eylül Sayısında… 

Benzer konular