Ne Söylense Az Gelir

“Bütün hayatında rüyasını gördüğü iki seyahat var ki, bunları yapamayacak: Hindistan ve İspanya seyahatleri. Bir mektupta, bu iki seyahatten sonra neler yazacağını okuyoruz:

‘… Nasip olursa, nisan içinde İspanya’ya giderek “Elhamra” harabesini görmek, sonra İstanbul’a gelmek gibi tasavvurlarda bulunuyorum. Zannederim, çok iyi bir şey olacak. Meşhûdâtımı yazar, bir manzume vücuda getiririm. Bir Müslüman şairi için o havaliyi, o âsârı ziyaret etmemek doğru değil. Mâmafîh, bu niyetimden kimseyi haberdar etme, anlıyor musun? “Elhamra”yı bizde yalnız Mithat Cemal yazdı, o da görmeyerek. Tabii görüldükten sonra yazılırsa daha etraflı olur. Hayırlısıyla bu yolculuk tahakkuk eder, sonra ihtisâsâtımı nazma da muvaffak olursam çok sevineceğim. Ümid ne tatlı şey! Cenâb-ı Hakk’ın beşere indirdiği nimetlerin en büyüğü değilse de en büyüklerinden biri olduğuna şüphe yok. Onsuz geçen hayat, bir silsile-i hüsrandan başka ne olabilir? Baharda “Elhamra”yı temâşâ edip, yazın tasvirine çalışacağım. Gelecek kışa, Himalayalara çıkarak, Ganj nehri vadilerinde dolaşarak, öbür bahara Hind şiirleri yazacağım.’

Fakat bu çok istediği seyahatler olmadı, çok istenilen her şey gibi.”

Mehmed Âkif Ersoy’un en yakınındaki isimlerden Mithat Cemal Kuntay, millî şairimizin duygu âlemini kolaçan ettiği anlardan birinde, bu az bilinen hatırayı aktarıyor.

Elhamra Sarayı -o dönemde henüz kapsamlı şekilde restore edilmediğinden “harabe” olarak anılmış- Âkif’in gözüyle görülse ve onun diliyle terennüm edilseydi, kim bilir ihtişamı ve güzelliği hangi derecelere çıkardı? Seyahatlerini, hislerini, kalbinde esen fırtınaları, savaşları ve kayıpları çok dokunaklı ifadelerle bize miras bırakan Âkif, Endülüs’ü en kalıcı biçimde resmeden sanatkârlarımızdan biri olurdu, hiç şüphesiz.

Vefatının 86’ncı yılında, Derin Tarih’in Aralık 2022 sayısı, Âkif’in iç dünyasına odaklanıyor. Yetiştiği ortamdan dostluklarına, seyahatlerinden fikir âlemine, okurlarımızın zihninde Âkif’e dair yeni ufuklar açabilmeyi umuyoruz. Elbette kendisine ve dünyasına dair söylenmesi gereken her şeyi söyleyebildiğimiz iddiasında değil. Zaten, Âkif’le ilgili ne söylense ve yazılsa, onu tam anlamıyla ihata edemeyecek ve az gelecektir.

Yeni sayılarımızda buluşmak üzere, hayırla kalınız.

Benzer konular