MUHARREM VAROL: “AYANLAR OSMANLI İMPARATORLUĞU’NUN SAVAŞ MÜTEAHHİDİYDİ”

KONUŞAN: MUNİSE ŞİMŞEK

Sirozîler: Âyânlıktan İlmiyeye Bir Hanedanlığın Öyküsü kitabınız geçtiğimiz yıl Timaş Akademi etiketiyle yayımlandı. Kitabın hikâyesiyle başlayalım isterseniz. Daha önce herhangi bir çalışmaya konu olmayan Sirozîleri inceleyen bu kitap nasıl ortaya çıktı?

2020 Kasım’ında Kovid 19’dan kaybettiğimiz çok kıymetli bir koleksiyoner ve sahaf müdavimi Yusuf Çağlar’ın teşvikiyle yazıldı bu kitap. Zaten bu çalışmayı merhuma ithaf ederek bir nebze de olsa ruhunu şâd etmeye çalıştık. Sirozîler Osmanlı Rumeli’sinde dal budak salmış çok büyük bir aile; biz Müftüzade kolundan gelen hayırhah bir torunun, dedelerinin tarihini öğrenmek isteyen Prof. Dr. Tunç Tiryaki’nin girişimiyle bu projeye giriştik ve sonunda iki kapak arasında böyle bir monografi haline geldi. Tabii, projenin bidayetinde pandemi yeni başlamıştı, zor şartlarda çalışmanın hem avantajını hem de dezavantajını yaşadık. Bilhassa şehir dışındaki bazı birincil kaynaklara erişim zor olsa da Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivi’nin online hizmete açılması o avantajlardan biriydi.

Kitabı okurken bir ailenin hikâyesi yanında, ayanlar ve ilmiye gibi Osmanlı tarihi için önemli bürokratik veya idarî sınıflar hakkında bilgi ediniyoruz. Konuya bu noktadan girelim istiyorum. Ayanlar nasıl ortaya çıktı?

Ayanların ortaya çıkması çok uzun bir vetirenin sonucu. Tarihte ve bilhassa sosyal bilimlerde doğa bilimleri gibi net formüller yok; o yüzden şu sebeple, şu yüzden bunlar oldu tarzında bir yaklaşım doğru değil. Ama tasvir, tasnif ve tarif için nitel değerlendirilmeler de bir zorunluluk! Kısaca şöyle tanımlanabilir; merkezî otoritenin gücünü yitirdiği dönemlerde, uygulanan iktisadî, askerî ve siyasî politikalar sonucunda taşrada ortaya çıkan yerel güç merkezlerine bu ismi veriyoruz. Merkezle girdikleri kompleks ilişki ağı kendi bölgelerinde kurdukları patronaj sistemiyle yakından alakalı. Bilhassa merkeze giden ekonomik artının yönetimine ilişkin iltizam ve malikâne sistemleri gibi 17. yüzyıl sonunda değişime gidilen birtakım makroekonomik politikaların da ayanlığın gelişiminde etkisi var. Para sirkülasyonu, savaşacak asker ihtiyacı, ordu lojistiği, payitahtın gıda ve iaşesi hep bu denklemin çoklu değişkenlerinden. Aslında, ayanları en güzel tarif eden tanımlamaya göre onlar bir çeşit savaş müteahhididir. Yani Osmanlı ordusuna dahil olan yardımcı güçler arasında ayanların topladığı asker önemli bir yekûn ve rükün tutar. Bilhassa Rumeli’de 18. yüzyılda mütemadiyen cereyan eden Rusya ve Avusturya savaşları bu zinde güçleri taşrada daha da palazlandıran bir etken. II. Mahmud’un büyük merkeziyetçi siyasetinden önce geldikleri şahika ve nihai nokta ayanların adeta küçük birer padişah olarak arz-ı endam ettiğidir. Bu bağlamda Alexandre Dumas’ın hakkında roman yazdığı “Müslüman Bonapart”ı Tepedelenli Ali Paşa örneğini hatırlamak kâfi.

Devamı Derin Tarih Ağustos Sayısında…

Benzer konular