Geçen yıl çıkan ilk kitabınız Esaret 1916’dan sonra şimdi de Yüzyıllık Hasret Kudüs 1917 okuyucuyla buluştu. İlkiyle başlayalım. Bildiğim kadarıyla çok ilginç bir hikâyesi var.
Esaret 1916’nın geçmişi yaklaşık 10 yıl öncesine dayanıyor. Merhum babamın, dedemin esaretine dair anlattıklarını not almaya başladığımda böyle bir kitabın meydana geleceğini hayal dahi etmezdim. Fakat dedem Emir Musa oğlu Gazi Ahmet Onbaşı’nın hatıraları o kadar teferruatlı ve başından geçen macera o kadar enteresandı ki, kime anlatsam hayretler içinde kalıyor ve bunun mutlaka kitaplaşmasını tavsiye ediyordu.
Gerekli tarihî araştırmaları yaptıktan sonra bu hatıraları roman tarzında kaleme aldım. İsimsiz kahramanlardan Ahmet Onbaşı’nın 1. Dünya Savaşı, Rus esareti, firar, vatana dönüş, İstiklâl Harbi, terhis ve memleketine dönüş macerasının anlatıldığı bu kitap okuyuculardan çok ilgi gördü. Tamamen yaşanmış olayların anlatıldığı kitabın senaryolaştırılarak beyaz perdeye aktarılması düşünülüyor.Gelelim Kudüs 1917’ye. Uzun bir araştırma döneminden sonra Kudüs’e giderek Mescid-i Aksâ’yı ziyaret ettiniz ve sonra yazmaya başladınız.
1.Dünya Savaşı’nın başlangıcından itibaren Sina ve Filistin cephesindeki tarihî hadiseleri araştırarak işe başladım. Genelkurmay Atase Başkanlığı’nın yayımladığı 1. Dünya Harbinde Türk Harbi, Sina Filistin Cephesi kaynağından çok detaylı bilgiler edindim. Savaşa katılan Türk, Alman ve İngiliz komutanların hatıralarını okudum. Sonra Kudüs’e gittim ve Mescid-i Aksâ’yı ziyaret ettim. Son Osmanlı askerleri buradan giderken geride kalan sahipsiz Müslümanların torunlarını ve Aksâ’nın garip, yetim çocuklarını gördüm. Binlerce şehidimizin kanlarıyla sulanan o mübarek toprakları ziyaret edip döndüm. Eserimi bu duygularla kaleme aldım.
Devamı Derin Tarih Ocak Sayısında…