Derin Tarih’in Yazılmamış Tarihi

2011 yılının başları olmalı. Bir telefonun ucunda uzun bir macera bacasının tüteceğini nereden bilebilirdim! Albayrak Medya’dan bir yönetici arıyordu. Görüşmek istedi. Buluştuk. Bir dergi çıkarmak istemişler. Haftalık, güncel. Ancak bu hız çağında günlük gazeteler bile gündeme yetişemezken haftalık bir haber dergisi ne işe yarayacak? Diye itiraz etmiş yönetici. O zaman ne çıkaralım? demişler. Mesela tarih dergisi demiş. Kim yapabilir bu işi? Fakirin adı geçmiş. Öyle başlamış, benim dışımda gelişti işler.

Tamamen de dışımda sayılmaz. Zira 2005 yılında Sultan Abdülhamid Han ile alakalı üç aylık bir dergi çıkarmaya teşebbüs etmiş, hatta ön toplantıyı dahi akdetmiştik Çamlıca tepesindeki bir restoranda. Sonra biraz da fakirden kaynaklanan sebeplerle o proje akim kaldı.

Lakin o proje bakın neye kapı açtı? İlk baskısı 2006 Nisan’ında çıkan Abdülhamid’in Kurtlarla Dansı adlı kitabıma. Kitap bugüne kadar diğer ciltleriyle beraber yarım milyona yakın bir tiraj yakaladı. Temelinde bir dergi projesi yattığını önsözünde yazmış olmama rağmen çoğu kimse fark etmedi.

Bazı kitapların sayfalarını rüzgar çevirir, bazıları ise keskiyle zor çevirirsiniz. Abdülhamid’in Kurtlarla Dansı hem yazımı hem de okunması rüzgarlı kitaplarımdan biri oldu. Derken Mayıs 2011…

Mesut Albayrak Bey’le Bayrampaşa’daki binada buluşuyoruz. El sıkışıyoruz ama önceden yazmaya başladığım kitap projeleri bir türlü fırsat vermiyordu dergiye girmeme. Ramazan, bayram derken Eylül 2011’de tekrar görüşme ve artık kaçış yolu kalmadığı anlaşıldı.

1 Ekim itibariyle dergi çalışmalarına başladım. Ama nasıl?

Boş bir masa.

Birkaç kalem ve kağıt bana bakıyor.

Ve bir telefon.

Çay istiyorum sürekli.

Nereden başlamalı?

Nasıl bir dergi olmalı?

Ve kimlerle?

Hedef ne? İyi bir tarih dergisi. Tabulara dokunacak, bilinenleri sarsacak, yeni bilgi ve belgeler bulup çıkaracak.

Derken 100 aydır dergimizin logosunun altında size seslenen o manidar söz zuhur ediyor ajanstan:

“Tüm bildikleriniz tarih olacak!”

Güzel.

Başlıyoruz o zaman. Ama nereden?

Editör ilanları, görüşmeler, insan kaynakları biriminin başındaki Ali Bey’in müthiş sükuneti ve bilgeliği işimizi bir hayli kolaylaştırıyor.

Nihayet 1 Kasım günü 4-5 kişilik (bir kısmı part-time olmak üzere) bir grup arkadaş çalışmaya başlıyor (ekip olmanın zaman aldığını sonradan öğrenecektim). İki ön toplantı düzenliyoruz Otağtepe’deki restoranda. Dergimizin temelleri Boğaziçi’nin en nadide manzaralarından birinin kıyısında atılıyordu velhasıl.

Devamı Derin Tarih Temmuz Sayısında… 

Benzer konular