Tarihimizin “100” Akı

– Norman Stone’un yazısı tercümeden

geldi mi arkadaşlar?

– Nezih Uzel fotoğraflarını bir daha

mı çektirsek?

– Şükrü Hoca’nın yazısı mizanpaja

alındı mı?

– Hayat ve Timsal Karabekir röportajının

deşifresi çoktan bitmiş

olmalıydı ama!

– Bi çay olsa da içsek…

– Semavi Hoca yazısını kontrol edecekmiş,

müsait bir arkadaşı evine

bekliyor.

– Ee, hani bugün vinyetler için toplantı

yapacaktık?

– Bırakın şimdi toplantıyı, Âkif yazısının

spotu hâlâ yazılmamış!

– Halil İnalcık’ın görselleri tamam!

– Bu isim olmadı, yeni bir şey düşünelim

arkadaşlar.

– Derin Tarih nasıl?…

Tam 100 ay evvel bunları ve daha nice sadayı Derin Tarih ofisinden dalga dalga yolcu etmiştik fezanın sadrına. Genel Yayın Yönetmenimiz Mustafa Armağan’ın bilgi ve tecrübesi, gözleri ışıl ışıl, heyecanlı bir ekip ve tarihimiz, ah tarihimiz…

Ne maceraydı ama! Hiç çıkmayacak gibi gelmemiş miydi ilk sayı? Aylar süren hazırlıklar, toplantılar, yeniden ve yeniden kaleme alınan metinler, defalarca tetkik edilen sayfa tasarımları neticesinde yüzünü gösterecek miydi acaba? O tatlı heyecan, sabırsız bekleyiş içinde hangimiz 100. sayının hayâlini kurmuştu ki? Ah o ilk sayı bir çıksa, bu armağan bir ömür yetecekti sanki bize.

Mehmet Genç’ten Irvin Cemil Schick’e, İsmail Kara’dan Gökhan Çetinsaya’ya, Ayşe Hür’den Beşir Ayvazoğlu’na, Bülent Arı’dan Tufan Buzpınar’a, Arzu Öztürkmen’den Semavi Eyice’ye… Usta akademisyenlerle uzun toplantılar yapmış; Şükrü Hanioğlu, Norman Stone, Halil İnalcık, İlber Ortaylı, Cemal Kafadar ve Suraiya Faroqhi gibi sahasının otoritesi olan birçok değerli tarihçi ile istişarede bulunup desteklerini almıştık. Danışma ve Yayın Kurulumuzdaki onlarca kıymetli isim ile inancımız artmış, ufkumuz ağarmıştı. Hâsılı Derin Tarih toprağı ilim ve inanç ile karılmıştı.

Dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın iştirakiyle gerçekleşen tanıtım programıyla tarih meraklılarının beğenisine sunduğumuz ve tahmin ettiğimizin ötesinde bir teveccühle karşılaşan ilk sayıdan 100. sayıya ne çok şey değişti, ne çok şey hiç değişmedi. Ekip arkadaşlarımızdan yüksek lisans ve doktora çalışmaları için yuvadan uçanlar, yeni mecralarda görev almak üzere veda edenler oldu. Onların emanetini devralan yeni arkadaşlarla yola devam dedik. Zamanın zembereği haber edince onlar da kanatlandı, bu defa başka dostları misafir ettik. Yolcular değişti, ama kervan hiç eksilmedi.

Farklı bir anlatısı da mümkündü tarihin. Bunun için bakir meselelere kulaç atacak, erişilmemiş belgelere dokunacak, son rafa itelenmiş dosyaları öne çıkaracak, sahte ve gerçek kahramanları ayıklayacaktık. Fakat yüzeceğimiz sular tekinsiz… diye içimizden geçmedi değil hani! Ama demir alınmıştı madem, gemileri yakacak Tarık bin Ziyad’lar da bulunacaktı elbet.

Lâkin tahmin etmiştik, biz külüngü indirdikçe resmî tarih enkazının tepesine yerleşenlerin rahatı kaçacaktı pek tabii. Hasımlarımız tarafından bile yakından takip edildik. “Biraz sert gitmiyor musunuz?” sorusu geldi önce. Ardından tenkitler, ithamlar, hakaretler ve nihayet satış yasakları… Bazen beklediğimiz, bazen bizi bile şaşırtan hücumlar atlattık. Şükür ki fırtınayı dostlarımızın, okurlarımızın ve tarihin sinesinde dindirebildik. İlk sayının o bereketli toprağını, bir sonraki sayıya avuç avuç devrederek 100. sayıya ulaştık.

Devamı Derin Tarih Temmuz Sayısında… 

Benzer konular