Ermenilerin Göç Hareketleri Karşısında Rus Faaliyetleri

1877-78 Osmanlı-Rus Harbi’ni sonlandırmak amacıyla 31 Ocak 1878 tarihinde Edirne’de ateşkes imzalandığında Rus birlikleri, Erzurum Kalesi’ni üç ay kuşatma altında tuttular. Ateşkes şartlarına göre, Osmanlı askerleri Rusların kontrolüne geçen Erzurum Kalesi’nden çekilmiş, taraflar sınır çizgisini belirlemek için karma bir komisyon kurmuşlardı. Rus komisyonunun başkanı, Anadolu’daki askerî operasyonlardan sorumlu Tümgeneral S. M. Dukhovskoy’du. Rusların burada kaldıkları süreçte Erzurum valiliği görevine atanan Dukhovskoy’un Rus Kafkasya Ordusu Genelkurmay Başkanlığı’na verdiği raporlar bakanlığın resmî yayın organı olan Askerî Belleten’de neredeyse harfi harfine yayımlandı. 1878’de Tiflis’te cephe hayatının zorluklarını paylaşan eşinin günlük notları ile birlikte neşredilen raporlarda Rusların Erzurum’da kaldıkları dönemdeki faaliyetleri ayrıntılı olarak anlatılırken, yerel halkın içinde bulunduğu durum ve Ruslara karşı tutumları hakkında da bilgiler yer almaktaydı.

21 Şubat’ta Erzurum Valisi İsmail Paşa ve Kurmay Başkanı Musa Paşa şehri terk etmişlerdi. Ertesi gün Rus birlikleri Top Dağı’ndaki Aziziye ve Mecidiye tabyalarını işgal ederken, Osmanlı askerleri geri çekildi. Osmanlı askerlerinin Rusların işgal ettiği bölgeden güvenli şekilde geçişlerini izlemek üzere Ilıca’da Rus ve Osmanlı yetkililer görevlendirilmişti. Erzurum’dan çekilen Osmanlı askerleri, yerel halkın imkânları sayesinde sınır çizgisinin dışına yerleştirildiler. Yollar kapalı olduğundan ve Kop geçidi harap edildiğinden ağır silahlar bahara kadar Parnakapan köyüne yakın bir yere bırakılmıştı. Ateşkes şartlarına göre, Erzurum’da kalan Osmanlı Devleti’ne ait bütün malzeme, nihai barış antlaşmasının imzalanmasıyla Osmanlı’ya devredilene kadar, Ruslar tarafından korunacaktı. Savaşın yeniden başlanması halinde ise Ruslar bu mallara el koyacaktı. Terk edilmiş gıda malzemeleri ise anlaşmayla Ruslara satıldı.

Ruslar şehre girdikten sonra hastalar için tıbbi tesisler kurmaya başladılar. Şehir kuşatması sırasında merkez hastanesinde, kışlalarda ve evlerde kalan Osmanlı’ya ait yaklaşık 4.600 hastanın taşınması hususunda anlaşma yapıldı. “Rus komutan, süvari kışlasının Rus askerleri için hastaneye çevrilmesini” ve “Osmanlı tıp kurumları hastalardan boşaldıkça, Rus hastaların oralara yerleştirilmesini” emretti. İyileşen Osmanlı askerleri daha sonra Erzincan’a gönderilecekti.

Bulaşıcı hastalıkların yayılmasını ve veba tehdidini önlemek için hastaların bulunduğu binalar dezenfekte edildi, mezarlıklar temizlendi. Zira “ölüler çok düşük derinliklerde gömülmüş, hatta sadece kara gömülmüşlerdi”. Mezarlara kireç serpildi; kar altından görülebilen cesetler mezar kazılarak gömüldü. Şehir sokakları ve hendekler, altında çok sayıda ölü hayvan ve diğer tehlikeli atıklardan, biriken kar ve buzdan temizlendi. Evsiz yoksullar tarafından gerçekleştirilen bu tür çalışmalar yiyecek temin edebilmelerine imkân sağlamıştı. Ayrıca birçok oluk boyunca 700’e yakın ağaç dikilmişti.

Diğer bir önemli husus da şehirde idari düzenin sağlanmasıydı. İstanbul’dan gelen talimata göre memurların maaşları bir Rus kaynağından ödenecekti. Üstelik görev yapan birkaç yüz Osmanlı memuru Erzincan’a gönderilmişti. Ruslar Erzurum’daki meclisin başkanını ve üyelerini değiştirmedikleri gibi onlara maaş da tahsis etmişlerdi. Şehrin altı kesime bölünmesiyle bir polis teşkilatı kuruldu. Ayrım yapmaksızın isteyen bütün uyruklar polisliğe kabul edildi. Dukhovskoy’un ifadelerine göre, yerel Ermeniler ve Yunanlar zaptiye olma fırsatı sunulduğu için özellikle heyecanlıydı: “Kılıçları hemen bellerine bağlamış, özenle yeni görevlerini yerine getirmeye başlamışlardı.”

Devamı Derin Tarih Nisan Sayısında…

Benzer konular