Küresel Aktörlerin Güç Mücadelesi

Ulusların kendi kaderini tayin hakkı… Bu kavram, kendisi de siyaset bilimci olan ve 1913-21 tarihleri arasında ABD başkanlığı görevini yürüten Woodrow Wilson’a atfedilen “Wilson ilkeleri”nin en meşhur sloganı haline gelmiş ve 20. yüzyıl dünya siyasetine damgasını vurmuştu. Nitekim 19. yüzyıldan itibaren Avrupa devletleri tarafından sömürgeleştirilen toplumlar, sonradan popüler hale gelecek olan bu kavramı, maruz bırakıldıkları durumu aşmak için sıklıkla kullandı.

1776 senesinde bağımsızlığını ilan eden ve Avrupa’nın doğrudan siyasî müdahalesinin önünü kapatan ABD, bu sayede dünya siyaset arenasına giriş yaptı. Bu ilkeler aynı zamanda I. Dünya Savaşı yorgunu olan ve Asya, Afrika, Avustralya kıtalarında çok sayıda sömürgesi bulunan Avrupa devletlerinin tesis ettiği siyasî düzene doğrudan bir tehditti. Nitekim ABD’nin sömürgecilik yerine ikame etmek istediği “manda ve himaye”, kendi kaderini tayin hakkı olan milletlerin, tayin edilen bir süreden sonra bağımsızlıklarını kazanmalarını öngörüyordu. Britanya ve Fransa başta olmak üzere Avrupa devletleri bu durumu, artık tehlikede olan sömürgeleriyle bağlarını tamamen koparmamak ve ABD’nin bu devletlerle hükümranlık ilişkisi kurmasının önüne geçmek için kabul etmek durumunda kalmıştı. Her ne kadar bağımsızlıklarını elde etmeleri 1960’ları bulduysa da ABD’nin bu politikası, bağımsızlık talep eden devletler için oldukça etkili bir paradigmaya dönüşmüştü.

1953’te CIA öncülüğünde gerçekleştirildiği herkesçe bilinen ve İran Başbakanı Musaddık’ın devrilmesiyle sonuçlanan hadisenin uluslararası ilişkiler bakımından önemini izaha gayret eden bir yazının ABD-Avrupa örtük çekişmesiyle başlamasının sebebi nedir? Şüphesiz söz konusu darbe İran’daki iç gelişmeler, toplumsal değişiklikler ve devlet içi aktörlerin çatışmaları üzerinden de anlatılabilir. Bununla birlikte, 19. yüzyıldan itibaren doğrudan doğruya İngiltere-Rusya tarafından iki sömürge bölgesine ayrılan, 1953 “TP-AJAX Operasyonu” ile kademeli olarak ABD etkisine açık hale gelen İran’daki bu darbeyi anlamak için II. Dünya Savaşı sonrasında devletlerarası güç mücadelelerine göz atmak öğretici olacaktır. Okumakta olduğunuz yazı, 1953 Musaddık darbesini devrin uluslararası aktörlerinin karar alıcılık düzeyi açısından inceleyecektir.

Devamı Derin Tarih Ağustos Sayısında…

Benzer konular