Misak-ı Millî Osmanlı’nın Kırmızı Çizgisiydi

Bugün Türkiye’de eğitimli de olsa insanlara “Misak-ı Millî nedir?” diye sorsanız, çoğunun cevabı, “Millî sınırlar” olacaktır, yani bugünkü Türkiye’nin sınırları. Acaba bu cevap ne kadar doğru? Bunda, Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren Türkiye Cumhuriyeti devleti tarafından benimsenen barışçı ve uluslararası sisteme uygun dış politikanın rolü ve bu politikaya uyumlu olması için Misak-ı Millî Beyannamesi’nde yapılan “küçük değişiklikler”in hiç mi payı yok? Elbette var. Yine de bu çerçevenin dışına çıkarak Misak-ı Millî deyince Musul, Kerkük, Halep, Batı Trakya ve Batum’u aklına getiren bilinçli insanlar yok değil. Bu sevindirici durum, Misak-ı Millî algısını “sınırlara hapsetme”ye engel oluşturmamıştır. Kestirmeden cevap verelim: Misak-ı Millî yeni Türk vatanının sınırlarının belirlenmesinden ve bu sınırlar içinde yaşayan insanların niteliklerinin tanımlanmasından daha geniş anlamlara sahiptir.

Hemen belirtelim ki, Misak-ı Millî’nin kelime anlamı ‘millî yemin’dir. Devrinde ‘Ahd-i Millî’, ‘Peyman-ı Millî’ olarak da adlandırılmıştır. 12 Ocak 1920’de açılan son Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nda kurulan Ahd-i Millî Komisyonu’nun çalışmaları neticesinde Misak-ı Millî beyannamesi hazırlanmış ve 28 Ocak’ta, 121 milletvekilinin imzasıyla kabul edildikten sonra 17 Şubat 1920’de oybirliğiyle dünya parlamentolarına ilân edilmesi tasdik edilmiştir. Genellikle Misak-ı Millî, yerli ve yabancı tarihçi ve siyaset bilimciler tarafından “bağımsızlık bildirisi”, “Türk Magna Carta”sı, “Kemalist politik ilkeler deklarasyonu”, “Erzurum ve Sivas kongrelerinde alınan kararların Osmanlı Meclis-i Mebusanı tarafından benimsendiği siyasî bir program”, Müslüman Osmanlıların direniş hareketinin hedeflerinin resmî ifadesi”, “Osmanlı Devleti’nin bütün uluslararası mesuliyet ve iddialarından soyutlanması” ve “barış şartları” olarak değerlendirilmiştir. Bunların bir karşılığı olmakla beraber bihakkın devrin iç ve dış siyasî şartları pek fazla dikkate alınmadan, çoğunlukla Türkiye Cumhuriyeti’nin resmî tarih anlatısına uygun değerlendirmelerdir.

Devamı Derin Tarih Mart Sayısında… 

Benzer konular