Tarih Felsefesi Bir Medeniyetin Kimlik Çetelesidir

Filozoflar, felsefeyi sevenler veya bilgelik peşinde koşanlar, hakikati bulmak amacıyla yola çıksalar da aslında bunun çok zor olduğunun bilincindedir. Nitekim kesin doğrular, değişmez hakikatler bulmak amacıyla çıkılan bu yolda, savunulan görüşlerin, her zaman eleştirileceği ve farklı alternatif yolların geliştirileceği bilinen bir gerçektir. Ancak bu yine de verilen çabanın kıymetinden zerre eksiltmez, aksine bu yepyeni çıkış yolları insanlığın yolunu aydınlatan önemli adımlar olarak tarihte yer almaktadır.

Öte yandan bir filozofu anlatmak, onun görüşlerini, düşüncelerini ortaya koymak da aynı şekilde meşakkatlidir. Yüzlerce yıldır bazı filozofları anlamaya ve açıklamaya çalışıyoruz, fakat onlar üzerine yapılan çalışmalar hala devam etmektedir. O halde, bir filozofu, alelhusus hocanız olan bir düşünürü anlatmak daha da zordur. Fakat bu çalışmaların yapılması hem zaruri hem de çok kıymetlidir. Zira Ş. Teoman Duralı, felsefeyle bu kadar hemhal olmuş, Türkiye’de birçok önemli felsefe hocasının ve felsefe öğrencisinin yetişmesinde katkı sağlamış, bu coğrafyanın yetiştirdiği kıymetli filozof ve hocalardan biridir. Onun öğrencisi olma mutluluğunu yaşayanlardan biri olarak felsefeyi hayat rehberi olarak benimsemesine her zaman şahit oldum. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde verdiği derslerin şöhreti, farklı fakültelerde eğitim gören öğrencilere ulaşmış ve çoğu zaman derslerine misafir olmuşlardır. Amfiden taşan öğrenciler, elbette sadece felsefe tarihi bilgisi edinmek için gelmezdi. Onları cezbeden Duralı’nın felsefeyi anlatışı, güçlü hitabeti ve felsefeyi kültürle, tarihle, bilimle yoğurarak, hatta yer yer hayatla pekiştirerek vermesi olmuştur. Zira Duralı felsefeyi dinamikleştirerek ve zenginleştirerek anlatır. Bu hem iyi bir hoca, hem de iyi bir filozof olmanın getirdiği bir sonuçtur. Tabii buna felsefeyi, Antik Yunan’daki has anlamıyla severek yapmayı da eklemek gerekir.

Bir filozof, çoğu zaman, bütünü ve o bütün içinde kendini görmeye çalışır. Bu bağlamda, eğer kendi medeniyetinizi, kültürünüzü anlamak istiyorsanız sadece kendinizi tanımak, bilmek yetmez, medeniyetinizin dünya içindeki yerini de anlamak gerekir. İşte bu kaygıyla Duralı, sadece Türkiye coğrafyası ve tarihiyle değil, dünya tarihi ve coğrafyasıyla da ilgilenmiş, bu ilgisini hem ülkemize hem dünyanın birçok yerine yaptığı seyahatlerle derinleştirerek, diğer kültürleri tanımayı, anlamayı da son derece mühim bir iş olarak görmüştür. Kendi toplumundan uzak, geçmişine, kültürüne sırt çevirmiş bir filozof ilgilendiği sorunlara sağlam çözümler bulamaz. Duralı bu çerçevede insanın mekân ve zaman ile bağlılığının farkında olup, kendini burada gerçekleştiren insanı, daha iyi anlamak için onun varoluş koşullarının ehemmiyetinin bilincinde olmuştur. Bu bağlamda, bir yandan Doğu ve Batı medeniyetlerini anlamaya çalışması ve bu konuda önemli eserler1 sunması ile diğer yandan -her ne kadar biyoloji felsefesiyle insanın biyolojik yapısını çalışmış olsa da onun asıl dimağını şekillendiren- kültüre ve maneviyata da o derece ehemmiyet vermesi ile ülkemiz felsefe, bilim ve kültür çalışmalarına önemli katkıları olmuş bir filozoftur.

Devamı Derin Tarih Ekim Sayısında… 

Benzer konular