Kanûnî ve Şah Tahmasb’ın Şiir Meydanındaki Cengi

Yavuz Sultan Selim ile Şah İsmail arasındaki mücadeleyi, mektupları ve birbirilerine yazdıkları şiirleri biliriz de Yavuz Sultan Selim’in biricik oğlu Kanûnî (ö. 1566) ile Şah İsmail’in büyük oğlu Şah Tahmasb (ö. 1576) arasındaki şiirleşmeyi pek bilmeyiz. İlk defa Köprülü’nün bahsettiği bu şiirlerde, iki devletin iki şair sultanı, babalarının yıllar önce yaptığı gibi mücadelelerini şiir vadisinde de sürdürürler.

Kanûnî 26 yaşında tahta çıkar ve 46 yıllık bir saltanatın ardında eceliyle göçer. Şah Tahmasb ise 10 yaşında tahta çıkar ve 53 yıl hüküm sürer. Ölümü ise zehirlenerek olur. Saltanatlarının yarım asrı bulması aralarındaki ortak noktalardan biridir.

Kanûnî, hacimli divanıyla Osmanlı şairleri arasında kendine müstesna bir yer edinirken Şah Tahmasb’ın divanı yoktur; ancak şiirleriyle devrinin iyi şairleri arasına girmeyi başarmıştır. Biri “Muhibbî” diğeri “Âdil” mahlasıyla şuara tezkirelerine girmeyi başaran bu iki sultan, kesinlikle sıradan şairler değildir.

Birbirlerini yokladıktan sonra biri asıl hedefi olan Batı ile uğraşmayı, diğeri ise rakibinin karşısına çıkacak kadar güçlü olmadığından sulhu seçen bu iki sultan arasında mektuplaşmalar olur ve bu mektuplarda da birbirlerine şiirler yazarlar.

Şah Tahmasb, Kanûnî’den çekinir ve onun hiçbir zaman karşısına çıkmaz. Dolayısıyla bu dönemde Yavuz ile Şah İsmail arasında gerçekleşen meydan savaşlarına benzer bir hadise vuku bulmaz. Şah Tahmasb’ın Kanûnî’den çekinmesinin altında, babasının düştüğü durumu ikinci kez tecrübe etmek istememesi yatıyor olabilir. Babasının yaptığı gibi Osmanlı sultanlarını kışkırtmaktan imtina eder, Kanûnî’den bahsederken veya ona hitap ederken özenli bir dil kullanır. Meydan okumaktan kaçınır. Kanûnî’nin ise böyle bir endişesi yoktur. Bunu birbirlerine yazdıkları şiirde görmek mümkün.

Kanûnî’den çekinmesine ve onu kışkırtacak bir dil kullanmaktan kaçınmasına rağmen şairliğin vermiş olduğu halet-i ruhiyeden olsa gerek, Şah Tahmasb şiirlerinde rakibini biraz küçük görür ve kendini övmekten çekinmez. Kılıç yerine kalemle de olsa bu meydan okumayı cevapsız bırakmayan Kanûnî bu şiirin altında kalacak değildir. Nihayetinde o, divan sahibi bir şairdir ve hasmına hak ettiği cevabı verecek kudrettedir.

Devamı Derin Tarih Haziran Sayısında…

Benzer konular