1654 yılında Fransız asili Chevalier de Mere kumar oyunundaki belirsizliklere üzülüyordu. Sırayla altı atma şansının ne olduğunu bilmek istedi. Matematikçi Blaise Pascal ve Pierre de Fermat eski bir sayı piramidini kullanarak sonunda bir matematiksel ihtimalin belirlenebileceğini kanıtladılar. Bu keşif Olasılık Teorisi (ihtimaliyet teorisi) gelişiminde bir devrimi tetikledi ve Avrupa’nın her yerinden matematikçiler işbirliği yaparak bulgularını insan ömrünü hesaplamak için kullandılar.
Geleceğin tahmin edilmesine yönelik bu girişim Kilisenin inançlarıyla taban tabana zıttı. Ancak ironik bir biçimde, erken dönem olasılık hesaplamalarında kullanılan girdilerin bir kısmını Kilisenin ölüm oranı tabloları sağlamıştı. Bu tablolar genellikle ölümün görünüşteki rastgeleliğinin ardındaki açık kurallar ve ilahî düzeni ispat ederek, ilahî yaratıcının ölümdeki rolünü ve planlarını keşfetmek isteyen din adamlarının eseriydi.
Hayat sigortası bu yeni bilime adapte olmakta oldukça yavaş davrandı. Çeşitli sigorta biçimleri yaygın ise de, bunlar sigortadan çok kumara benziyordu. Bir süreliğine kâşifi Lorenzo Tonti’den ismini alan “tontine” hayat sigortası planları, özellikle İtalya ve Fransa’da büyük başarı kazandı. Bu sigortayı yaptıranlar, belirlenmiş bir adayın ölüm ihtimaline dayalı olarak bir tür hayat sigortası hissesi satın alabiliyorlardı. Adaylar yaşlarına göre gruplanmakta, faiz hesaplanmakta ve yıllık olarak sigorta edilenlere ödenmekteydi. Bir aday öldüğünde o adaya dayalı olarak hisse satın alan sigortalının sigorta gelirindeki payı iptal ediliyor ve aynı yaş grubundaki geriye kalan sigortalılar daha fazla faiz payı alıyorlardı. Birçok tontine sigorta fonunda yolsuzluk yapıldı veya sigortalı sayısı çok düşük kaldı ve sonunda bu hayat sigortası poliçeleri basit yıllık pay ödemelerine dönüştü.
18. yüzyılın sonraki döneminde hayat sigortası daha sağlıklı bir temele dayandırılabildi. 45 yaşında bir İngiliz matematikçi olan James Dodson’ın hayat sigortası yaptırma talebi yaşının ilerlemiş olması nedeniyle reddedilmişti. Buna üzüldü ve ömür süresi beklentisi yüzdesi olarak hesaplanan primlere dayanan daha adil bir taban oluşturacak bir matematiksel çözüm aramaya başladı.
Bu prensip 1774 yılında İngiliz Adil Hayat Sigortası Cemiyeti tarafından benimsendi. Gallerli Richard Price, daha sonra bu temele dayalı olarak bir maliyet ve hesaplama modeli geliştirdi. 1774 yılında cemiyet için mevcut ve beklenen ölüm oranlarına dayalı olarak bir hayat sigortası kârlılık hesabı geliştirdi. Böylece sigorta faaliyetlerindeki kâr-zarar durumu daha doğru biçimde değerlendirilebilecekti.
O tarihten itibaren hayat sigortası artık yalnızca spekülasyona dayalı bir sigorta olmaktan çıktı.
Devamı Derin Tarih Mayıs Sayısında…