ALİ ERKEN: “ROCKEFELLER VE FORD VAKIFLARININ YATIRIMLARI AMERİKAN KÜRESEL HAKİMİYETİNİN YOLUNU AÇTI VE TÜRK TOPLUMUNA YENİ BİR ŞEKİL VER-MEYİ AMAÇLADI”

KONUŞAN: DERİN TARİH

Öncelikle kitabınız hayırlı olsun diyelim. Türkçe müracaat kaynaklarının çok sınırlı olduğu bu sahada çalışmaya nasıl karar verdiniz?

Robert Kolej’in arşivlerini inceleme amaçlı TÜBİTAK desteği ile ABD’ye gitmiştik; bu esnada Rockefeller Vakfı arşivlerinin o bölgeye yakın olduğunu öğrendim ve New York’un bir kasabasında belgelere bakma imkânı oldu. Kataloğu incelerken şaşırdım, inceledikçe daha derinleşti. Bu açıdan kişisel veriler ve kurum arşivleri ilgi çekici bilgiler içeriyor.

 

Türkiye-Amerika ilişkileri değerlendirilirken Türkiye’nin ABD eksenine kayması Menderes dönemiyle başlatılır. Kitabınızdan öğrendiğimiz kadarıyla bu süreç Cumhuriyet’in kuruluşuyla başlıyor ve zamanla yoğunluğu artarak devam ediyor. ABD 1923’te kurulan genç Türkiye Cumhuriyetine bakınca ne görüyordu?

ABD her ne kadar süper güç olmasa da 1. Dünya Savaşı sonrasında dünya siyasetinde etkisini arttırmıştı. İlaveten, Osmanlı son döneminde İngiltere ve Fransa’ya karşı mücadele eden Cumhuriyetin kurucu kadroları açısından ABD daha makul bir ortak olarak algılanıyordu. ABD’nin bölgede ciddi bir askerî varlığı yok. Eğitim ve sağlık alanındaki yatırımları Anadolu ve İstanbul’da yerleşik. Bu açıdan Amerikalılar açısından da Türkiye yabancı bir coğrafya değil.

Yeni Cumhuriyetin Batılılaşma vizyonu Amerikalı kurumlar açısından bir fırsat sunduğu gibi Amerikalıların sağlık ve eğitimde önerdiği altyapı desteği 1920-30’ların Türkiye’si için çok önemli. O dönemde Cumhuriyet kadrosunun sağlık ve eğitimde atılım yapması vaadi var. Bunu gerçekleştirebilmek için Amerikan yardımları ciddi imkânlar sunmuş.

 

Rockefeller ve Ford vakıflarının kendilerine biçtikleri misyon nedir? Kapitalist bir sistem içinde bu şirketler servetlerinin bir kısmını neden Türkiye gibi üçüncü dünya ülkelerine aktarmayı tercih ediyorlar? Türkiye’ye ilgi duymalarının sebebi var mı?

Rockefeller şirketi kısa sürede dünyanın en büyük işletmelerinden biri olmuş. Servetinin sınırı tespit edilemiyor. Vakıf kurmasının ardındaki sebeplerden biri Amerikan kamuoyunda bozulan imajını düzeltmek. Ancak zamanla bu kaynaklarla hem Amerika içinde, hem de dünyanın diğer coğrafyalarında iktisadi ve sosyal değişime yön verebileceğinin farkına varıyorlar.

Rockefeller ve Ford vakıflarına (Carnegie ile birlikte) dair uzun bir müzakere yapılabilir. Konuya dair çalışmalar da var. Kısaca şu söylenebilir: Türkiye’nin dahil olduğu Latin Amerika, Çin gibi coğrafyalarda sağlık, nüfus, tarım ve kültür politikaları ile toplumların hayat tarzına şekil vermek üzerine çok kafa yorulmuş. Özel olarak neden Türkiye’ye ilgi duymuş? Aslında “özel” bir ilgi yok. Sık sık söz edildiği gibi “Türkiye”ye karşı bir operasyon gündemde değil. Genel bir politikaları ve gündemleri var. Türkiye de bunun içinde yer almış. Mesela Türkiye’de görev yapan Rockefeller Sağlık Birimi yetkilileri Çin ve Bulgaristan’da da uzun yıllar çalıştılar. Hatta zannederim birisi Bulgaristan’da ölüyor (teyit edemedim). Tabii ki 1947 sonrası Marshall Yardımı ve Truman Doktrini ile birlikte Türkiye’nin durumu değişiyor ve ABD açısından daha öncelikli bir yer oluyor.

Devamı Derin Tarih Mart Sayısında…

Benzer konular