Necip Fazıl’ın okuduğunuz ilk eseri hangisiydi?
İlkokula başlamadan bir yıl kadar önce, belki 1937’de, evde okumayı sökmüştüm. Bu sıralarda ablamın ilk veya ortaokul sınıfları için hazırlanmış renkli resimli kıraat (okuma) kitapları vardı. Onları okumaya çalışırken aralarında Necip Fazıl’ın “Üç Atlı” adlı şiirini de okuya okuya ezberlemiştim.
Bu şiirde sizi etkileyen şey neydi?
Uzak bir mesafede, ufuğa doğru kanatlanmış gibi uzaklaşan üç atlı figürüyle o şiir, çocuk yaşımda beni nostaljik bir havaya, bir rüyaya sürüklüyordu. Böylece Necip Fazıl adı bu şiirle zihnimde yer etmişti. “Üç Atlı” benim için hâlâ hafızamdaki favori şiirlerdendir. İlkokula başladığım yıllarda ise 2. Dünya Savaşı sürüyordu. Evde okunmakta olan Son Telgraf adlı gazetede Necip Fazıl’ın “Çerçeve” başlıklı fıkralarını okumaya başladım. 1945’ten sonra yeniden çıkmaya başlayan Büyük Doğu’nun ise bu ikinci döneminden itibaren sürekli takipçisi olmuştum. Demek ki Necip Fazıl’la 80 yıllık bir aşinalığımız var.
Meşhur konferanslarına hiç katılma fırsatınız oldu mu?
Doğrusunu isterseniz yazı ve kitaplarının okuyucusu olduğum kadar konferanslarına ilgi gösterdiğimi söyleyemem. Fakülte yıllarımda ise o sırada Moda’da oturan Necip Fazıl’ın evine birkaç arkadaşımla beraber bir defa gittim, o kadar. İstanbul’da olduğum yıllar, 1950’lerde, Necip Fazıl kurucusu olduğu Büyük Doğu Cemiyeti adına Anadolu’da konferanslar veriyordu. Ben Erzurum’dayken, muhtemelen 1970’li yıllarda verdiği birkaç konferansına katıldım.