Rus Monarşisine Karşı İngiliz Komplosu

1. Dünya Savaşı’nın patlak vermesinden önce Batı, Rusya’yı pazar ve hammadde kaynağı olarak görüyordu. Cephelerde askerî hareketlilik başladığında, Büyük Britanya ve Fransa’nın temel çıkarı, müttefik Rusya’nın bu savaşa katkısını en üst düzeye çıkarmaktı; aynı zamanda katkısı da müttefiklerin hedeflerine aykırı olmamalıydı: Minimum faydada Rusya’yı zayıflatarak kontrol altına almak, maksimum faydada ise onun parçalanmasını sağlamak. (Başka bir geleneksel imparatorluk olan Osmanlı için de aynı hedefler izleniyordu.)

Bunun için Fransa’nın Rusya’da kendi etki merkezini yaratması gerekiyordu. Müttefiklerin muhalefetle yoğun bağlantıları vardı. Muhalefet, imparatora değil Duma’ya itaat etmesi gereken sözde “Sorumlu Bakanlığın” kurulması için Çar II. Nikolay’ın rızasını alma gayretindeydi. Yani Rusya’da imparatorluğun mevcut mevzuatına aykırı diğer bir parlamenter sistem getirmeye çalışıyordu. Rus sosyal figürlerinin yardımıyla, İtilaf devletlerinin resmî ve gayrı resmî ajanları, ülkenin iç düzenine, askerî programına, sanayiine ve ordunun tedarikine aktif olarak müdahale etmeye başlamışlardı.

Rusya için askerî açıdan başarısız olan 1915 yılının ardından Kafkasya cephesinde geniş çaplı işgaller geldi. Bunlar Rus diplomasisini otomatik olarak harekete geçirmişti. Rus ordusunun genel yorgunluğuna rağmen, Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Sazonov, Rusya’nın savaştan galibiyetle çıkmasına kadar savaştan çekilmemesi şartıyla, Boğazların ve İstanbul’un Rusya tarafından ilhak edilmesi için İngiliz hükümetinin rızasını aldı. Daha sonra Osmanlı İmparatorluğu’na rağmen müttefiklerin toprak kazanımları gizli Sykes-Picot Antlaşması ile tanımlandı. İngilizler ve Fransızlar, Rusya’nın 1917’de İtilaf devletlerinin ilkbahar-yaz taarruzuna katılması karşılığında Boğazları, İstanbul’u ve Trabzon’dan Bitlis’e kadar Osmanlı topraklarını Rusya’ya devretmeyi kabul etmişlerdi. Ancak aslında Ruslara herhangi bir taviz vermeyi düşünmüyorlardı.

Büyük Britanya, Rusya’nın finansal temas kurabileceği, böylece İngiltere’nin etkisini zayıflatabileceği ABD’nin savaşa girmesinden korkmuştu. Ayrıca, Almanya için ikinci bir cephenin oluşturulması, onu Rusya ile ayrı bir barış antlaşması imzalamaya zorlayabilir, bunun sonucunda teorik olarak Rusya için gerekli olan Şark sorununa bir çözüm getirebilirdi.

Ayrı bir barış antlaşmasını hazırlayan müzakerelerle ilgili söylentileri şişirmek Almanların işine geliyordu; böylece müttefiklerin aralarını bozmakla kalmayıp, Rusya’da hükümet karşıtı duygulara da neden olmuşlardı. Duma, Devlet Şurasında ve liberal basın sayfalarında güya Almanya ile ayrı bir anlaşma hazırlayan Çar’ı ve çevresini Almancılıkla suçluyordu. Bu kampanyanın baş figürleri Alman Çariçe Aleksandra Fyodorovna, G. Rasputin, Bakanlar Kurulu Başkanı B. V. Ştürmer’di (1916’da görevindeyken Rusya sanayide ilerleme kaydetmişti).

Devamı Derin Tarih Ekim Sayısında…

Benzer konular