Bizden Size

Modern zamanlarda insanoğlunu en çok uğraştıran konulardan biri, akıl sağlığı ve psikolojik durumlarla alakalı meseleler. Bunun, kalabalık metropollerin yüklediği çok boyutlu stres, “moda” telakkilerin ruh ve kalp âlemini tarumar etmesi, ölçülerin tümüyle şaşması, insanın yüksek tempolu dönüşümler karşısında giderek daha savunmasız hale gelmesi gibi çeşitli sebeplerinden söz edilebilir. Ancak şurası kesin: Akıl sağlığı mevzusu, çağlar boyunca herkesin yakından ilgilendiği oldukça kadîm bir problem.

Derin Tarih’in bu sayısında, siz kıymetli okurlarımıza küçük bir sürpriz yapmak ve belki de hiç beklemediğiniz bir dosyayla karşınıza çıkmak istedik: Osmanlı’da Delilik ve Deliler.

Osmanlılar, akıl hastalıkları ve delilik hakkında ne biliyorlardı? “Deli” kime denirdi? “Mecnun” ve “meczup” ile deli arasındaki fark neydi? Deliliğin teşhisi ve tedavisi nasıldı? Akıl hastanelerinin atmosferine dair detaylar nelerdi? Akıl hastanelerinde uygulanan yöntemler hangileriydi? Toplum, delilere nasıl yaklaşırdı? Devletin akıl hastalıklarına uğrayan vatandaşları için aldığı önlemler nelerdi?

Tüm bu sorulara ve daha fazlasına cevapları içeren dosyamızı okurken, evvela Osmanlı’nın adeta bugünkü uluslararası modern psikoloji derneklerinin hazırladığı biçimde bir “hastalıklar ve teşhisler rehberi” oluşturduğunu göreceksiniz. Genel olarak insana, özelde de akıl hastalıklarına müptela kılınmışlara “Hakk’ın emaneti” gözüyle yaklaşan Osmanlı ufkunun eriştiği seviyeyi çeşitli örnekler üzerinden okurken, eminim şaşıracağınız detaylarla karşılaşacaksınız. Söz konusu yaklaşım, aynı dönemde Avrupa’da akıl hastaları “içlerine kötü ruhların nüfuz ettiği şeytanlar” biçiminde algılanıp toplumdan tecrit edilirken, işkenceye ve kovuşturmaya uğrarken, hatta cezalandırılıp ortadan kaldırılırken, Osmanlı’da yakalanan olgunluk, bugün bile hayranlık uyandıracak cinsten.

Her zaman olduğu gibi, konularında uzman kıymetli isimler dosyamıza katkı sundular. Hepsine müteşekkiriz.

Yeni sayılarımızda, hayırla görüşmek üzere…

Benzer konular