Bizden Size

Yıllar önce ilk defa Sudan’ı ziyaret ettiğimde, insanının Türkiye’ye ve bizlere karşı içten muhabbetine oldukça şaşırmıştım. Hartum’da, Umm Durman’da ve Darfur’da izzet u ikramlarla karşılanmıştık. Her adım attığımız yerde, hiçbir resmî misyonumuz olmamasına rağmen, ayaklarımızın altına neredeyse kırmızı halılar seriliyordu. Hatta dönemin Devlet Başkan Yardımcısı, Hartum’daki devasa konağında beni ve arkadaşlarımı bizzat ağırlamış, önümüze kurduğu sofrada kuş sütünü eksik bırakmamıştı. Şahsımıza gösterilen ilginin tek sebebi, Türkiye’den geliyor oluşumuzdu.

O ziyaret üzerimde öylesine derin ve kalıcı izler bıraktı ki, Sudan’ın özellikle son iki yüz yıllık tarihini dikkatli bir şekilde okumaya başladım. Çünkü muhatap olduğumuz bu samimi muamelenin bir sebebi ve arka planı olmalıydı. Nitekim yanılmamıştım: 1800’lü yıllarda Osmanlı İmparatorluğu’nun etkisi ve nüfuzu Sudan’a kadar uzanmış, hatta ülke tarihinin o dönemi “et-Turkiyye” olarak kayıtlara geçmişti. Kızıldeniz, Nil havzası ve Sahra bölgesinde Osmanlı idaresiyle güç kazanan Sudan, sırf bunun hatırına bugün bile Türkiye’den gidenleri bağrına basmayı sürdürüyordu.

Derin Tarih’in bu sayısında, çok sayıda uzman ismin mihmandarlığında, Sudan’a odaklandık. Bugün farklı ülkelerin birbirine karşı verdiği acımasız ve insafsız bir mücadelenin sahnesine dönüştürülen Sudan, “savaş” veya “insanî kriz” parantezine alınarak gündemin geri sıralarına itilebilecek bir ülke değil. Özellikle dosyamızın yakın tarihin dönüm noktalarına ışık tutan yazılarında, okurlarımız derin bir çerçevenin çizildiğini de görecektir.

Bu güzel ve nazenin ülkenin yeniden huzura kavuşması duamız eşliğinde, yeni sayımızda hayırla görüşmek üzere…

Benzer konular