Deli

Bizimki de akıl işi değil hani! Kelimelerin deryasına dalıyor, bir tanesini yakalayıp tasvir etmeye çalışıyoruz. Bu sefer oltamıza “deli” takıldı! Akıllı olmak, usluluk… Elbette işin esası. Fakat deliliğin de hakkını yememek lâzım! “Tam âkıl olamaz âkıllar, almayınca deliden uslu haber.” Son büyük divan şairlerinden Yenişehirli Avni, Mir’at-ı Cünun adlı eserinde böyle buyuruyor. “Delilerin aynası”ndan görülen bu: Akıllılar deliden uslu haber almadan tam akıllı olamaz! Telü, teli-delü, deli… Kök “tel”, yumuşayıp “del” olmuş: Tel-mek/ del-mek. Teli/deli bu durumda delen, delici olmalı. Olağanın dışına çıkan, azan, yırtıcı, başıboş… İlk olarak 10. asır Uygur metinlerinde rastlanıyor deli (tilwe)ye. Divanü Lügat’it-Türk’te telü şekliyle var. Demek ki deliliğimizin tarihi en az on asırlık. Tabiî divanelik ve mecnunluk dönemlerimiz de var, bu arada “deli”yi de kullanmaya devam etmişiz. Şu sıralar manyak ve psikopatız, yine de deli vazgeçilmezimiz! Dedem Korkud’un Kitabı’nda Deli Budak, Deli Dumrul, Deli Dündar, Deli Karçar, Deli Evren karakterleri var. Peki, bunlar nasıl deliler?

Devamı Derin Tarih Ekim Sayısında… 

Benzer konular