Latife Hanım’ın Ölüm Korkusu: Kimden ve Niçin?

Tarih ilminin motor gücü “merak”tır. Tarihin karanlık koridorlarında kaybolup giden, üstü örtülen birçok ola­yı aydınlatan bu duygudur. Bu duyguyu taşımayan kişi tarihçi olamaz. Aksi hâlde yaptığı sadece olayları yüzeysel ola­rak aktaran nakliyecilik olur.

Tarihî olaylarda kimi zaman çok ince detaylarla karşılaşı­rız. Bir milletin ve ülkenin tarihinde çok önemli bir kırılma noktası teşkil eden olaylar ve bunların baş aktörleri olan şahıs­lar hakkında karşımıza karanlık dehlizler, üretilmiş belgeler ya da çarpıtılmış hakikatler çıkabilir. Bir tarihçi için en zor durum budur. Böyle bir durumla karşılaşan tarihçi ya o konu­ya hiç yanaşmamakta ya da mevzuyu çarpıtılmış hakikatler veya üretilmiş belgelerle suya sabuna dokunmadan geçiştir­mektedir. Pek az tarihçi de, iğneyle kuyu kazarcasına, üretil­miş belgelerin satır aralarında beynini patlatırcasına hakika­tin izlerini sürmektedir.

Bizim tarihimizde bu konunun en iyi örneği, Gazi Paşa ve onun başat aktör olarak içinde yer aldığı olaylardır. Sıradan bir insanın hayat hikâyesi, aile efradı ve içinde yer aldığı olaylar çevresindeki herkes tarafından bilinirken; bu devletin kurucusunun ailesi, tahsil hayatı, özel hayatı hakkın­da karanlık noktaların olması ve tatmin edici bir biyografisi­nin bile kaleme alınmamış bulunması nasıl izah edilebilir? Bu “Ne lüzum var?” diye geçiştirilecek türden bir konu değil, çünkü Gazi Paşa sıradan bir insan değil. Koca bir imparatorlu­ğun tasfiye sürecinde yer almış, Millî Mücadele’nin liderliği­ni yapmış, yeni devletin kurucusu olan, bu milletin tarihî ve kültürel genetiğini değiştirerek Batılı bir ulusa dönüştürmeyi hedefleyen birinin hayatının ve düşünce dünyasının en ince detayları merak edilmeyecek de kimin edilecektir?

 Devamı Derin Tarih Mayıs Sayısında… 

Benzer konular