Cem Sökmen: Birer İrfan Mektebi Olan Kahvehaneleri Metropole Feda Ettik

İlk kahvehane nasıl açıldı?

İlk kahvehaneyi İstanbul’daki ticarî faaliyetlerin merkezî noktalarından Tahtakale’de Halepli Hakem ve Şamlı Şems 1554’te açıyor. Sayısı 10 yılda 50’ye yükseliyor. II. Selim ve III. Murad’ın dönemlerinde sayı 600’ü buluyor. Halkın “mekteb-i irfan” dediği kahvehaneler zamanla Esnaf, Yeniçeri, Tulumbacı, Âşık, Semai, Meddah gibi özel formlarını üretiyor. Bunlar başkentte en önemli bilgi ve haberleşme şebekesi hâline geliyor.

O dönemin kahvehanelerine günümüzün ‘akademileri’ diyebilir miyiz?

Diyebiliriz ancak bunu temellendirebilmek için öncelikle “kahvehane” kelimesinin yanına “kıraathane” kelimesinin nasıl eklendiğine bakmak gerekir. Selim Nüzhet Gerçek, “İsmi bize kadar gelen hemen hemen yegâne kahvehane Sarafim’in Kahvehanesi; daha doğrusu bizde ilk defa yevmî ve mevkut matbuatı müşterilerinin istifadesine arz ettiğinden, ilk kıraathanedir. Adı yavaş yavaş kıraathaneye dönüşen kahvehaneler özellikle Tanzimat sonrasında, Avrupa dünyasının zihinlerde yarattığı gerilimin söze döküldüğü yerler olarak karşımıza çıkar. Aynı zamanda okur-yazar tabakadan kültür dünyamızın inşacıları olarak anılan bazı isimlerin müdavimliğiyle kıraathaneler uzun yıllar boyunca “ikincil eğitim kurumu” işlevini görmüştür.

Devamı Derin Tarih Dergisi Temmuz 2016 Sayısında…

Benzer konular