Nasyonal Sosyalist İşçi Partisi’nin lideri Adolf Hitler ve kurmayları 1933 yılında iktidara geldiklerinde, bunun sadece Almanya’nın değil, bütün dünyanın kaderini değiştireceğini kim bilebilirdi? Hitler 1. Dünya Savaşı’nın mağlup ve sinik Almanya’sının belini kısa sürede doğrultmayı başarırken, kirli ajandasındaki ilk hedefi harbin intikamını almaktı.
1939 yılına gelindiğinde Çekoslovakya’yı ve Avusturya’yı ilhak eden Almanya, bir miras olarak gördüğü Polonya’yı da 1 Eylül’de işgal eder. Ancak Polonya üzerinde hak iddia eden bir ülke daha vardır: Rusya. 23 Ağustos günü aralarında saldırmazlık ve dostluk antlaşması imzalayan bu iki ülke Polonya’yı bölüşürler. Bu tehlikeyi öngörmüş olan İngiltere ve Fransa ise 31 Mart’ta Polonya’nın bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü resmî belgeyle garanti altına almışlardır. Bu sebeple bu iki ülke 3 Eylül’de Almanya’ya savaş ilan edince 2. Dünya Savaşı başlamış olur. Sırayla Danimarka, Hollanda ve Norveç Naziler tarafından işgal edilirken savaşın kıvılcımı Avrupa’yı boydan boya tutuşturuverir.
Belçika üzerinden Fransa da Almanların işgaline uğrar. Savaş daha geniş bir alana yayıldıkça Almanya-Rusya ittifakı çatırdamaya başlar. 1941 yılının ortalarına kadar Nazilerin yayılması devam eder. Bu arada Yugoslavya’nın paylaşımı sırasında Osmanlı bakiyesi Müslümanlar da büyük sıkıntılar yaşar. Çatışmalara müdahil olmak istemeyen Boşnaklar, çetelerin saldırılarına maruz kalınca, Nazilerden yardım istemek zorunda kalırlar. Nazilerin bölgeye gelmesiyle Hançer adı verilen, çoğunluğu Müslümanlardan oluşan ve iyi savaşçılığıyla bilinen bir tümen kurulur. Ancak 2. Dünya Savaşı’nda Nazi saflarındaki Müslümanlar bununla sınırlı kalmayacaktır.
Avrupa’daki işgallerin getirdiği askerî ve ekonomik yük Almanya’nın belini bükmeye başlayınca Nazi kurmayları bu krizi aşmak için savaşın seyrini değiştirecek bir plan yaparlar. Barbarossa Harekâtı adı verilen plan doğrultusunda 22 Haziran 1941’de harekete geçen Alman ordusunun hedefi bu defa müttefiki Sovyet Rusya’dır. 5 milyonu aşkın asker ve subay, binlerce uçak, tank ve motorize araçla bir haftada 800 kilometre ilerlemeyi başaran Naziler kısa sürede Minsk’i ve Kiev’i işgal eder; Leningrad ve Moskova kapılarına dayanırlar. Bu ani saldırı karşısında Sovyetlerin ağır kayıplar vermesi elbette kaçınılmazdır. Yüz binlerce Kızılordu askeri esir düşer. Sovyet yönetimi esir düşmeyi vatan hainliği ilan ettiği için bu askerlerin ardında bıraktıkları aileleri de perişan durumdadır.
Sovyetlere altı koldan yapılan Nazi saldırısının iki amacı vardır: Alman ordusunun askerî iaşesini temin etmek ve 30 milyona yakın insanın açlıktan ölmesini engellemek. Bu hesaba göre Sovyetlerin Avrupa’ya uzanan kolları Büyük Alman İmparatorluğu’na can suyu olacaktır. Ancak saldırı öncesinde Nazilerin hesaplayamadığı sorunlardan biri esirlerdir. Kendi askerlerinin iaşesi sorunken, şimdi ellerinde yüzbinlerce esir vardır. Bu sebeple Nazilere esir düşenlerin ahvali perişandır. Birçoğu açlık ve hastalıktan hayatını kaybeder.
Devamı Derin Tarih Ocak Sayısında…