Bu ay “gençlik bayramı” ayı. Cumhuriyet’in ihdas edilen bayramlarından biri Gençlik (ve Spor) Bayramı. 19 Mayıs’a, yani Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkış gününe izafeten yapılıyor. İşe bakın ki, aynı ayda İstanbul’un fethi de var. Ve bu fetih bir gencin ulaşabileceği en yüksek zirveyi işaret ediyor. Kutlu bir müjdeyi sekiz asır sonra hayata geçirmek, hiçbir faniye nasib olmayan “güzel kumandan” tacını takınmak, bir çağı kapatmak! Genç, halis Türkçe bir kelime. Ona Divanü Lügati’t-Türk’te, eski Uygur metinlerinde rastlıyoruz.
Eski Türkçede kanç veya kenç. Batıya doğru yolculuğumuzda değişim geçirmiş, ilk harf yumuşamış, “g” olmuş, yazılırken yine “kef” le yazılıyor. Ken/gen-mek “büyümek, artmak”tan olabilir. Gen-iş eski bir kelimemiz, gen-leş-mek yeni icad bir kelimemiz. Kök aynı. Divanü Lügati’t-Türk’te “kenç” çocuk olarak açıklanıyor; hayvanların küçüklerine de öyle denildiği belirtilerek. “Kenç anasın emdi”, “kenç süt sordı.” Ayın gencine, yani yeni doğmuşuna, yani hilâle “genc ay” denildiğini biliyor muydunuz? İşte herdem genç koca Yunus söylüyor:
İki kaşın ay, alın genc aya verir sebak
(İki kaşın ay, alın genç aya ders verir!)