Diyarbakırlıların İzmir’in İşgaline Tepkisi

İzmir’in Yunanlar tarafından işgaline Paris Barış Konferansı’nda karar verilmiştir. Yunanistan Başbakanı Elefterios Venizelos, bu işgalin gerekçelerini Paris Barış Konferansı’na sunduğu muhtırasında “Wilson Prensipleri”ne dayandırmak istemiştir. Yunanistan İzmir’in işgali ile “Büyük Yunanistan” hayalini gerçekleştirmeyi hedefliyordu. Bunun için Osmanlı Devleti’nin politik, ekonomik ve askerî kudret bakımından en zayıf olduğu zamanı fırsat olarak görmüştür.

İzmir’in işgaline karar veren İngiltere, Fransa ve Amerika Birleşik Devletleri, işgalin İngiliz Amiral Calthorpe tarafından yürütülmesini uygun görmüşler, bu bağlamda 13 Mayıs 1919 günü İtilaf Devletleri donanmalarına mensup birçok harp gemisi İzmir limanına gelmiştir. Durumu İzmir valisine haber vermeye giden İngiliz Yüksek Komiserliği temsilcilerinden James Morgan ve Yarbay Smith’in çevresini kuşatan büyük bir kalabalık arasından öne atılan genç bir Türk subayı, duygularını, “Büyük bir ulus olduğumuzu ve henüz ölmediğimizi bilmenizi isterim. Belki uyur görünüyoruz ama savaşacağız. Yurdumuzun bu şekilde elden çıkarılmasına tahammül etmeyiz. Bizler ölü değiliz” sözleriyle dile getirmiştir.

Benzer bir hissiyatla 16 Mayıs 1919’dan itibaren Sadaret’e ve işgal güçlerinin temsilciliklerine, Anadolu’nun birçok yerinden çekilen protesto telgrafları işgale duyulan tepkiyi açıkça göstermiştir. Mondros Mütarekesi şartlarına aykırı olan işgalin bilhassa Yunanlara yaptırılması, onların da şehre ayak basar basmaz katliama ve halkın mukaddesatına tecavüze girişmeleri, Türk milletinin millî duygularına büyük ölçüde tesir etmiştir. İzmir’in Yunanlarca işgali Güneydoğu Anadolu’da da büyük bir yankı uyandıracaktı. Zira bu hadise Ermenilerin doğu vilayetlerindeki iddialarına zemin hazırlayacaktı. Diğer bir ifade ile Yunanların İngiltere’nin teşvik ve himayesinde İzmir’e çıkması ve yörede gerçekleştirdikleri katliamlar, Doğulular için de başlarına gelmesi muhtemel akıbetin göstergesi niteliğindeydi.

İslam medeniyetinin önemli merkezlerinden birisi olan Diyarbakır’da bu kaygı verici gelişmeler dikkatle takip edilmekteydi. İzmir’in işgalinin kendi geleceklerini etkileyeceğini tasavvur eden Diyarbakırlılar 18 Mayıs, 20 Mayıs, 22 Mayıs ve 23 Mayıs 1919’da Sadaret’e gönderdikleri 5 ayrı telgrafla işgali protesto ettiler. Vilayete bağlı sancak ve kazalarda da çok sayıda miting düzenlenmiş ve protesto telgrafı çekilmiştir. Bu faaliyetlere Müftü İbrahim, Nakibü’l-eşraf Bekir ve Belediye Reisi Abdurrahman Efendi öncülük etmiştir. Ayrıca çok sayıda din adamı, eşraf ve aşiret reisinin de bulunduğu görülmektedir.

Diyarbakır’dan çekilen telgraflardan bazıları Sadaret’e ve Padişaha, bazıları da İstanbul’da bulunan İtilaf Devletleri temsilcilerine gönderilmiştir. Sadaret’e ve Padişaha gönderilen telgraflarda hükümetin İzmir konusunda gerekli teşebbüslerde bulunması istenmiş ve bu konuda alınacak her türlü karara iştirak edileceği bildirilmiştir. İtilaf Devletleri temsilcilerine hitaben gönderilen telgraflarda “adalet” ve “Wilson Prensipleri” üzerinde durulmuştur. Meydana gelen haksız işgalin bir an önce ortadan kaldırılması istenmiş ve çoğu zaman “meydan okuyucu” bir dil kullanılmıştır.

Devamı Derin Tarih Haziran Sayısında…

Benzer konular