Batı’ya karşı gaza siyasetini tekrar canlandıran Kanûnî Sultan Süleyman, Macaristan ve Rodos’u hedef almıştı. Bu doğrultuda ilki 1526, ikincisi 1529 yılında olmak üzere Macaristan üzerine arka arkaya seferler düzenledi. Kudreti ve savaş disiplini sayesinde Osmanlı ordusu, karşısına çıkan güçleri darmadağın ederken kendisini Viyana önlerinde bulmuştu.
Peçevî İbrahim Efendi 1529’da Viyana kuşatması dönüşünde gerçekleşen ilginç bir olayı haber verir: “Ol zaman ki padişah Drava’dan geçti. Koronayı Şikloş’tan kaçırıp götürürken Segsar kurbünde Peçuy pişbuki elli haydudu iki yüz atlı gönderip koronayı kurtardılar. Onlardan saadetli padişaha değmiş idi. Padişah elinden korona ona giydirilmeğe sebep ol idi.” Peki, padişaha değen bu korona neydi? Macar krallarının giydiği kutsal kraliyet tacı Korona (Szent Korona, Holly Crown), Avrupa’da kullanılan en eski ve hâlâ orijinalliğini koruyan taçlardan biridir. Efsaneye göre ölümünden bir gün önce -14 Ağustos 1038’de- Kral I. Stephen, Macaristan’ı Meryem Ana’ya kutsal taç şeklinde sunar. Bu, taç giyme törenlerinin Macaristan krallığının sembolü haline geldiği tarihî sürecin başlangıcı olur. Macar geleneğinde taç yüzyıllarca Aziz Stephen’ın tacı olarak kabul edilir. Osmanlı padişahlarının Eyüp Camii’nde kılıç kuşanması gibi Macar kral ve kraliçeleri de 11. yüzyıldan itibaren İstolni Belgrad’daki (Székesfehérvár, Fehervar) Varsayım Bazilikası’nda düzenlenen törenle bu kutsal tacı giyerlerdi. Kutsal taç Vişegrad kalesinde muhafaza edilir, burada Vişegrad beyinin mührü ve kilidi ile zapt olunurdu. Macar Bağımsızlık Savaşı ve 2. Dünya Savaşı dönemlerinde düşmanların eline geçmemesi için yerin altında saklanır, pek çok badireler atlatarak günümüze kadar gelmeyi başarır. Bugün Macaristan parlamento binasında özel bir bölmede koruma altına alınarak ziyarete açılmıştır.
Taç, İstanbul ve Roma’dan gelen iki farklı tacın (Yunan ve Latin taçları) birleşiminden oluşmaktadır. Bu haliyle Doğu ve Batı Hıristiyanlığını temsil eder. Yunan tacı denen altı kısım Macaristan Kralı I. Géza ile evlenen Bizans İmparatoru Michael Dukasz’ın (1067-78) kızı Szünadéné’ye hediye edilmiş olan kadın tacıydı. Bu kısımda Hz. İsa, sekiz havarisi, Bizans İmparatoru Michael Dukasz ve Constantin ile Macaristan Kralı I. Géza’nın tasvirleri yer alır. Yunanca yazılar içerisinde “Geovitsas pistos kirales Tourkias”, yani “Türklerin inançlı sadık kralı Géza’ya” ibaresi bulunur. 11. yüzyılda Bizanslıların Macarlardan Türkler diye bahsetmesi önemlidir. Latin tacı denilen ikinci kısmın ise 1001 yılında papa tarafından Aziz Stephen’ın taç giyme töreni için gönderildiğine inanılmaktadır. Bu kısımda Latin alfabesiyle yazılmış kelimeler ve 16. yüzyılda yerleştirildiği anlaşılan, eğik bir haç bulunmaktadır.
Altından yapılan taç, inci ve değerli taşlarla süslenmiştir. Telkâri işlemeli olup, inci ve almandin taşları ile bezenmiş üst kısımda koyu, saf altından yapılmış 51 mm genişliğinde dört altın kayış bulunur. Alt kısım daha yüksek oranda gümüş içermektedir. Değerli taşlar büyük ölçekli cilalı ve cilasız safirler, granat taşları, yakutlar ve ametistlerdir. Renkli değerli taşlar ve yarı saydam üçgen süslemelerle taç parlak ışıkta çeşitli renklerde parlamaktadır.