“Orhan Camii Kütüphane, Mısrî Dergâhı Spor Salonu Olsun”

Osmanlı ve İslâm mirası reddedildiğinden Türkiye’de 1920-30’lu yıllardan itibaren tarihî eserlere karşı bir vurdumduymazlık başladı. Din ve dinî kurumlarla ilişkisini paranteze alan yeni devlet cami, tekke, medrese gibi tarihî binaları ya ihmal ederek yıkılmaya terk etmiş ya da farklı amaçlarla kullanılmak üzere birçoğunu genç Cumhuriyet’in ideallerini gerçekleştirmek isteyen kurum ve kuruluşlara tahsis etmiştir. Bunun en bariz örneği, İstanbul’un fethinin sembolü olan ve Fatih Sultan Mehmed Han tarafından cami olarak vakfedilen Ayasofya Camii’dir. Vakfiyesinde “amaçları dışında kullananların ebedî olarak cehennemde kalmaları” gibi beddua cümleleri bulunmasına rağmen, 1934’te müzeye dönüştürülmüştür. Nihayet 2020’de bu hatadan dönüldü ve “Ayasofya-i Kebîr Camii Şerifi” namıyla aslına döndürülerek “felakete” değil rahmete vesile oldu.

1326’dan itibaren cami, mescid, tekke, mektep, medrese, han, hamam, imaret ve türbelerle donatılan Bursa da hoyratlıktan nasibini aldı. Ne yazık ki bu eserlerin büyük bir kısmı 20. yüzyıla ulaştığı halde özellikle 1930’lu yıllardan itibaren harap halde olanların yıkılmasına göz yumulurken, sağlam olanların da amaçları dışında kullanılması yoluna gidildi. Oysa bunlar birer vakıf eseridir ve hemen hepsinin vakfiyesinde Ayasofya Camii vakfiyesindekine benzer beddua cümleleri yer almaktadır.

Tarihî eserlerin başka amaçlarla kullanılmasında halkevlerinin payı büyüktü. 1932’de farklı şehirlerde açılan ve genç Cumhuriyet’in ideolojisini her kesime yayma amacına hizmet eden bu merkezlerde müzik, tiyatro, bale kursları verilmiş; bazılarında tarih, dil, kültür şubeleri açılmış, kitap ve dergiler yayımlanmıştır. Bu süreçte tarihî eserlerin bazı bölümleri bu kurumlara tahsis edilerek farklı amaçlarla kullanılmıştır. Bursa’da bunun birçok örneği mevcuttur. Bugün cami olarak kullanılan İsmail Hakkı Bursevî Dergâhı’nın tevhidhânesi bir dönem spor salonu olarak kullanılmış, Lâmiî Çelebi Camii ve Karabaş Dergâhı da halkevi tarafından idman yurdu yapılmıştır.

Asıl saygısızlık Bursa’daki Orhan Camii’nde yapılmıştır. Orhan Gazi tarafından hisar dışında yaptırılan bu ilk cami, Osmanlı’nın ilk selatin camisi, ayrıca ilk ters T planlı camidir. Yapıldığı tarihten itibaren minaresinden ezan, kubbelerinden Kur’an sesi eksik olmayan Orhan Camii’nin vakfiyesinde, onu amacı dışında kullananlar için ağır ifadeler sarf edilmişse de Bursa Halkevi bu kadim mabedin millî kütüphane yapılmasını istemiştir.

Devamı Derin Tarih Eylül Sayısında…

Benzer konular