Neyzen Turgut Cansever’de Hatıralar

1983 senesinde üniversiteden mezun olmuş, yüksek lisans yapmak üzere İstanbul’a gelmiştim. Aklımda iki fikir vardı. Akademik ideallerim ve ney. Neye âşıktım. Üniversite talebeliğim sırasında zar zor bir ney edinmiş, iyi-kötü ses çıkartmış, nota okumayı öğrenmiş, kafasını gözünü yara yara ney üflüyordum. Ama piyasada bulabildiğim az sayıdaki ney kayıtlarından dinlediklerimle, benim çalışım arasında dağlar kadar fark vardı. O devirlerde neyzen sayısı da bir hayli azdı. Ustaların kâhir ekseriyeti, başta İstanbul olmak üzere, Ankara ve İzmir’de toplanmış; TRT bünyesinde çalışıyorlardı. Taşrada ise kendilerinden istifâde edilecek neyzen bulmak çok zordu. İstanbul’da bu fırsatı bulabileceğimi ümit ediyordum. Bir gün, Mehmet (Öğün) Abim ile buluştuk. Abim o zamanki adıyla DGSA’da mimarî tahsil etmiş, Turgut Bey isimli, Ağa Han Ödüllü “tanınmış” bir mimarın bürosunda çalışmaya başlamıştı. Ayrıca Turgut Bey’in yine mimar olan kızıyla sözlüydü. Neye olan alâkamdan bahsedince; “Gel, seni Turgut Bey ile tanıştırayım. O üstad bir neyzendir” dedi. Çok şaşırdım ve heyecanlandım. Buluşma gününü iple çektiğimi hatırlıyorum.

Devamı Derin Tarih Şubat Sayısında… 

Benzer konular