Women in European History (Avrupa Tarihinde Kadınlar) kitabınızda cinsiyet meselesini meslektaşlarınızdan çok farklı bir perspektiften okuyorsunuz.
2000 yılında basılan kitap üzerine 25 yıldan uzun bir süre çalıştım. Aralarında Türkçenin de olduğu yedi dile çevrildi. Elbette bugün yazacak olsam ortaya farklı bir eser çıkardı. Yine de yazdıklarım büyük oranda geçerliliğini koruyor.
Kitabı yazmaya başladığımda 300 sayfalık bir hedef konmuştu, bu nedenle Avrupa tarihinde kadınlarla ilgili pek çok önemli mesele dâhil edilemedi. Ancak kitabım (en az) iki bakımdan diğerlerine benziyor: birincisi, zaman içinde sürekliliği ve değişimi analiz etmesi ve dengelemesiyle; ikincisi, mekâna göre benzerlik ve değişiklik gösteren unsurları, yani Avrupa’nın farklı bölgelerindeki durumu ele almasıyla.
Bu iki benzeşme noktasını biraz açalım. Zaman unsurunu ne şekilde dâhil ettiniz kitabınıza?
Tarihsel devamlılık ve tarihsel değişim karmaşık olaylardır; dolayısıyla değişim ve bu değişimin özneleri (kadın ve/veya erkeklerin özneliği) çoğunlukla tekil kişilere atfedilemez. Bu kişiler bir grup, etkileşim ve süreçler bütünü dâhilinde ele alınmalıdır. Ayrıca kitabımın sadece kadınlar üzerine değil, erkekler üzerine de yazılmış olduğunu söyleyebilirim.
Zaman ve mekân gibi iki önemli meseleyi ele almayı amaçlayan temel yaklaşımımın hedefi, kadınların içinde bulunduğu durumu ve hepsinden önemlisi querelle des sexes (cinsiyetlerin kavgası) denilen mefhumun yeniden inşası sürecinde cinsiyetler arasındaki ilişkiyi, mücadeleyi, savaşı veya çekişmeyi ortaya koymaktı. Bu da geçmişte yaşamış kadın ve erkekleri kendi kelimeleriyle, kendi sesleriyle sunmak demekti. Bu sayede bu farklı kelimeler ve sesler cinsiyetler arası ve cinsiyetler içi bir diyalog olarak sunulabilirdi. Bu sebeple kitabım “olgular ve rakamlar”la ilgili değil. Odak noktam, toplumsal ve siyasî bir tarih sunmanın yanı sıra geçmişe, bugüne ve geleceğe ait fikirler, kavramlar, yargılar ve vizyonları ortaya koymaktı.
Devamı Derin Tarih Mart Sayısında…