Ayasofya’dan Yunanıstan’a ve ABD’ye Ne?

“Beni bu güzel havalar mahvetti” demiş Orhan Veli, bir dos­tum da benzer bir şey çıtlattı: Seni bu güzel kitaplar mahve­decek! “Güzel kitap” dediği, o sırada elinde tutmakta olduğu son kitabım Ayasofya Entrikaları’ydı. Bir süredir Derin Tarih’e ve şahsıma yönelik linç ve karalama kampanyasından dem vu­ruyordu.

Komplo teorilerine pek itibar etmem ama sevgili dostumun dediğine bakılırsa Ayasofya’nın uluslararası sırlarına dokun­duğum için bir yerlerde düğmeye basılmış ve karşımda ente­resan bir ‘kutsal ittifak’ saf tutmuştu. Ayasofya’dan söz eder­ken dikkatli olmalıydım vs. vs.

Gerçekten de bizi ikna etmek için uğraşanların dedikleri gibi Ayasofya Türkiye’nin kendi kararıyla müze yapılmış değil­dir. Önce İngiltere’nin, 1930’larda ise ABD’nin bizzat içinde bu­lunduğu bir Haçlı politikasına kurban edilmiştir Ayasofya’mız. Yani karşımızda ve beni de bir süredir hedef tahtasına oturtan güruh, Haçlı zihniyetinin temsilcilerinden oluşmaktadır.

İspatı mı? Kolay. Bakın bakalım, Yılmaz Özdil’den Ertuğrul Özkök’e kadar fakire saydırıp duranların ortak tarafları ve ha­kim vasıfları Ayasofya’nın müze yapılması ve zinhar camiye çevrilmemesi için bağırmaları değil midir? Bunlar bir de söz­de anti-Amerikancı filan geçinirler. Ama Ayasofya’nın cami yapılması ihtimali belirdiği anda Amerikan Dışişleri Bakanlı­ğı ile aynı dili ve aynı tavrı sergilerler. Amerika ile, Yunanis­tan ile, İngiltere ile, velhasıl ne kadar emperyalist anâsır varsa onlarla aynı dili konuşuyor ve aynı tepkileri veriyorsanız ‘bir dakika’ deyip kendinizi sorgu odasına almanız gerekmez mi?

Devamı Derin Tarih Temmuz Sayısında… 

Benzer konular