Cumhuriyet ideolojisi niçin tefsir ve hadis kitabı neşretsin?

Hilafet ilga edilmiş; ilim ve irfan kurumlarına, medreselere ve tekkelere paslı kilit vurulmuş; din eğitimi, dinî yayıncılık en alt seviyelere inmeye zorlanmış; camiler, mescitler, tekkeler, çeşmeler, türbeler harabiyete terkedilmiş; bir kısmı alınıp satılmış (evet cami ve mescitler alınır satılır meta olmuş, bazıları depo yapılmış, CHP il-ilçe merkezi olmuş); hemen hepsi doğrudan veya dolaylı olarak dinle alakalı nice inkılaplar (şapka, harf devrimi, takvim, medeni kanun, saat…) peşpeşe gelmiş; Diyanet İşleri Başkanlığı hem şekil hem muhteva olarak dar bir alana sıkıştırılmış; eski harfli kitaplar ya korkudan toprağa gömülmüş ya da tedirginlikten haraç mezat satılmış, atılmış, yakılmış; kadınların örtünmesi, dinî nikâh, türbe ziyareti, sakal, çarşaf, tesbih, sarık alay ve mizah konusu olmuş, karikatüre çıkmış; Sübhaneke duası öğrenen çocuklar jandarma dipçiğiyle karşılaşacak kadar dinî hayat dikenli tellerle sarılmış…

Evet, 3 Mart 1924 tarihinden itibaren bütün bunlar olup biterken, bu biçimsizlikler ve baskılar devam ederken aynı süreç içerisinde devlet kaynaklarından, o günlerin yayın ve kitap bütçeleri hesaba katıldığında ciddi sayılabilecek bir bütçe ayrılarak, Ankara’nın, Cumhuriyet erkânının bir Kur’an meâli, bir Kur’an tefsiri ve bir hadis derlemesi hazırlatmak ve yayınlamak için teşebbüslerde bulunması ve bunu geri adım atmadan, savsaklamadan yıllarca sürdürmesi (1925-1949) nasıl açıklanabilir?

Devamı Derin Tarih’in Şubat sayısında!

Benzer konular