Of civarında yaklaşık kırk yıl bir taraftan Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı olarak resmi dinî vazifelerini sürdürürken aynı zamanda fahri olarak medrese dersleri okutan, daha doğrusu evini medrese haline getirerek onlarca icazet almış talebe yetiştiren Hasan Rami Yavuz hoca (öl. 1982) talebelerinde “molla”lığa ilaveten tamamlayıcı üç hususiyetin daha bulunmasını istermiş. Bunlardan biri de eski harflerle düzgün yazmayı/yazışmayı öğrenmek (Diğer ikisi kıraat ilmiyle ilgilenecek düzeyde Kur’an okuyuşunu üst seviyeye çıkarmak ve bir tarikata müntesip olmak). Arapça öğrenen, medrese eğitimi alan bir kişi zaten hem okuma hem de yazma düzeyinde Arap harfleriyle hukukunu geliştirmek zorundaydı. Dolayısıyla Hasan Rami hocayla sınırlı olmayan buradaki dikkat ve talebin Arap harfleriyle Türkçe yazmak/yazışmak üzerine yoğunlaştığı açıktı. Bu da giderek Cumhuriyet ideolojisine, Harf Devrimi’ne, İslâmî endişe sahiplerine din merkezli olarak dayatılanlara karşı bir tutum takınma, bir mesafe koyma arayışı veya açıktan açığa “pasif” bir muhalefetti. İsterseniz Cumhuriyet idaresinin Türkiye’ye kaybettirdiklerini bir şekilde yeniden kazanma mücadelesi deyin buna…
Devamı Derin Tarih Eylül Sayısında…